17 Ağustos 1999 sabahı yaşadığımız deprem Sakarya ve İzmit bölgesinde bir çok insanın hayatını derinden etkiledi ve adeta kaderleri baştan yazıldı diyebiliriz.

Yakın akrabalarını kaybedenler,maddi kayıptan ötürü yaşam şartları değişenler oldu.Yakın çevremizde tüm bu değişimlere şahit olduk,üzüldük,acılarını paylaştık,destek olmaya çalıştık,zamanla bir çok şey atlatıldı,yaralar iyileşti,maddi kayıplar yeniden kazanıldı farklı şekillerde olsa da.

Ama çoğu insanın hayatında deprem bir dönüm noktası oldu;’’depremden önce böyleydi’’,’’depremden sonra böyle oldu..’’Gelecekle ilgili planlar hiç tahmin bile edilmeyecek şekle büründü,beklentilerinden vazgeçenler veya değiştirenler oldu,büyük hayalleri olanlar hayal arkadaşlarını kaybetti ve belki de bir daha hiç hayal kurmadılar,bir ailede birden fazla kayıp yaşayan insanlar bir anda yalnızlığın o iç acıtıcı haliyle karşı karşıya kaldılar.Yokluk nedir bilmeyenler bir anda bununla yüzleşmek zorunda kaldılar.hayatını kaybeden yakınları için’ keşke onun gitmesine izin vermeseydim’ pişmanlığı,belki yıllarca hep kulaklarında çınladı durdu,ama bütün bu gelişen olaylar da kendi  elinden bir şey gelmediğini kabullenmek çok zaman aldı çoğu insan için.Deprem o gürültü ,patırtı ve sarsıntısıyla yaşayan herkesin hayatında derin izler bıraktı.

Deprem acısını derin yaşayanlar için zor bir süreçti ama bir o kadar da ders almak için bir uyarıydı; yaşamımız sadece 7 saniye içinde altı üstüne değişebiliyordu sevdiklerimizi ve o hırsla bağlandığımız işimizi gücümüzü kaybetmek pamuk ipliğine bağlıymış,bunu anladık.Anı yaşamak ve etrafımızdaki her şeye şükretmemiz gerekiyormuş,bunu da anladık. Unutmak kolay değil o günleri günlerce dışarıda yattık,  şikayet ettiğimiz,beğenmediğimiz evimize ve eşyalarımıza bile hasret kaldık.Aslında nasıl da güzel bir yaşantımız varmış bolluk ve bereket dolu rahatlık içinde yaşıyormuşuz da farkında değilmişiz.Suyumuz çeşmeden akıyor,elektiriğimiz var bolluk içinde kullanıyoruz,iletişimimiz kuvvetli istediğimiz zaman istediğimiz kişiye kolayca ulaşabiliyor ve haberleşiyoruz..Şükretmemiz için ne çok sebebimiz varmış aslında.

İnsan da evrenin bir parçası ve insanda ne varsa evrende de o oluşuyor. Deprem belki de evrenin içinde ki o negatif ve olumsuz enerjisini kusma biçimiydi. Biz ,içinde bir dünya gizli olan insanlar huzur ve sevginin titreşimlerini etrafa yayarak evrenin de daha sakin ve huzurlu olmasına katkı sağlayabiliriz.

Melek Başkalyoncu

[email protected]

www.melekbaskalyoncu.com

- - - -