Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ'ya mahsustur. Kâinatın zerresi
adedince salât ve selam iki cihanın güneşi Hz. Muhammed (sav) e aline
ashabına ve kıyamete kadar onun nurlu yolunda gidenlere olsun.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali  seyyidina Muhammed

Değerli okurlarım! Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed
(sav) iman ederek O’nu gören ve Müslüman olarak ölen kimselere ashap
denir.. Sahabe sayılabilmek için Fahri Kainat Efendimiz (sav) ile
görüşmek şarttır.

İyiyi kötüden ayırt edebilecek temyiz yaşında Allah Rasulü (sav) gören
çocuklar ise ahşaptandır. Mesela Güzeller güzeli (sav) iki torunu Hz.
Hasan (r.a) ile Hz. Hüseyin (r.a) durumu böyledir.

Peygamberimiz  (sav) iman eden ilk kadın sahabe ve ilk hanımı
Sevgililer sevgilisinin  mübarek eşi Hz Hatice (r.a) annemizdir.

İşte bu Kadın sahabelerden biride Hz. Hifa Hatun (r.a). Gül şehri
Medine-i Münevvere’de güzelliği ve ahlâkı ile meşhurdu.

Çok sabırlı, tevekkül sahibi, ihlâslı, kazaya rızâ gösteren ve
Sevgililer sevgilisine çok bağlı olup, her sözünü dinlerdi. Ahreti çok
düşünüp, hiç aklından çıkarmayan samimi bir müslümandı..

Hep ahirete hazırlanıp, ona yarar ameller işlemeye çalışırdı. Hz. Hifâ
Hatun, bir gün sevgilin huzuruna gelerek, “Ey Allah'ın Resulü! Beni
Cennete götürecek bir amel öğret  dedi.
Bu arzu ve isteği üzerine güzeller güzeli (sav) Önce” evlenmen lâzım.
Bununla dînin yarısını emniyete alırsın.” buyurdu. Bu emir üzerine;
“Ey Allah’ın Resûlü! Küfüm, (dengim) kim olabilir?
Bana Habeşistan hükümdarı Melik Necâşî evlenme teklifinde bulundu.
Lakin ben onun bu teklifini kabul etmeyip, geri çevirdim.
Hatta yüz deve ile birçok ziynetler veren de oldu. Onu da kabul etmedim.

Bugün ise ahirette kurtuluşun evlenmekte olduğunu buyuruyorsunuz. Yâ
Resûlallah! Siz kimi beğenip, uygun görürseniz, ben ona razıyım” dedi.
Sevgili Peygamberimiz (sav), Hz. Hîfâ Hatun (r.a) ashabından kimin
ismini verirse, diğerlerinin Ümitsiz olacağını anlayıp, sabah namazına
Mescide en evvel kim gelirse, onunla evlen.” buyurdu.

Sahabelerin hepsi bu duruma râzı oldu. Allahü Teâlâ, onlara öyle bir
uyku verdi ki, hiçbir sahabe erken uyanamadı.

Nebiler Serverı (sav) mescide geldi ve beklemeye başladı. önce kimin
geleceğini merak ediyordu. Mescide ilk önce Hz. Süheyb (r.a) geldi.
Hazreti. Süheyp, (ra) kimsesi olmayan, fakir, rengi siyaha yakın,
görünüşü güzel olmayan, uzun boylu, zaif ve çelimsiz, ince yapılı bir
sahabeydi.
Hz. Hifâ Hâtun ise, son derece güzel ve zengindi. Resûlullah (sav)
namazdan sonra Hifâ Hatun (r.a), çağırarak durumu bildirdi. Hifa Hatun
Allahü Teâlâ’nın kazasına râzı olduğunu, Hz. Peygambere arz etti.

Kutlu Nebi (sav) bu durum üzerine hutbe okudu. Nikâh akdi yapıldı ve
Ey Süheyb! Kalk bu hanım'ın için bir şey al. Hanımının elinden tut,
evine götür. Buyurdu.
Hazreti. Süheyb (.r.a); Ya Resûlallah! Dünyalık olarak yanımda ne bir
dirhem gümüşüm, ne de içinde yatacak ve barınacak bir evim var. Benim
evim mescit dedi.
Değerli dostlar baştan başa Allah ve Resulünün aşkıyla dolu olan bu
yiğit sahabe "EVİ MESCİT" mescidde yatıp kalkıyor.

Bunları işiten Hz. Hifâ Hatun (r.a), Hz. Süheyb (r.a ) 10-bin dirhem
gümüşlük bir kese göndererek, filanca yerdeki hazır konağı da O’na
hediye ettiğini bildirdi.
Hz. Süheyb (r.a) kendisini götürmesini istedi. Efendimiz (sav) onlara
çok duâ etti. Eshâb-ı Kiram da, Hz ifâ Hatun’un bu hareketini çok
övüp, Allahü Teâlâ’ya hamd ettiler.

Hz. Süheyb ve Hz. Hifâ Hâtun kalkıp, konağa gittiler.  Yemekten sonra,
yatma vaktinde, Hz. Hifâ hatun (r.a) “Ey Süheyb! İyi bil ki, ben sana
nimetim, sen bana mihnetsin.

 Sen bu nimete şükür, ben bu mihnete sabır için, gel, bu geceyi
Rabbimize ibadet ve taatle geçirelim.

Sen şükür ediciler, ben de sabır ediciler sevabına kavuşalım. Çünkü
Resûlullah (sav) “Cennet’te yüksek çardak vardır.

 Burada yalnız şükredenler ve sabredenler bulunur buyurdu.
Zifaf gecesi ikisi de Allah (c.c) karşı bütün geceyi ibadetle geçirdiler.

 Hz. Süheyb (ra), Mescide geldi. Hz. Cebrail (a.s) geceki durumdan Hz.
Peygamberimiz (sav) haberdar etti. Cennet ve Cemâl-i ilahi ile müjde
verdi.

Sevgili Peygamberimiz (sav); “Ey Süheyb, gece ki halinizi, sen mi
anlatırsın, ben mi söyleyeyim? Buyurunca Hz. Süheyb ( r.a. ) Yâ
Resûlallah siz söyleyiniz dedi.

Fahri Kâinat Efendimiz (sav) “Siz Cennetliksiniz ve Allahü Teâlâ’yı
göreceksiniz.” müjdesini verdi.

Hz. Süheyb (ra) sevincinden ve Allahü Teâlâ’yı görmek ve O’na kavuşmak
aşkından secdeye kapanarak yaşlı gözlerle dua etti;

 Ya Rabbi! Eğer beni mağfiret ettiysen, günahlara bulaşmadan ruhumu
al. Dedi. Allahü Teâlâ, O’nun bu duasını kabul ederek, secdede ruhunu
aldı.

Eshâb Kiram efendilerimiz bu duruma ağladılar. Allah Rasulü  ( sav),
daha şaşılacak şey, Hifânın da bu anda ruhunu Hakka teslim etmiş
olmasıdır, buyurdu.

Her ikisinin de namazını kılarak yan yana defin ettiler.
Başları ucuna iki tahta diktiler. Tahtanın birine:

"Bu Allah Teâlâ’nın nimetine şükür edenin kabridir"
"Diğerini de: Bu Allah (c.c) mihnetine sabır edenin kabridir"

 Hz. Hifâ Hatun’un tevekkülü, kazaya rızâsı ve sabrı asırlardır
anlatılıp, herkes tarafından sevilip, imrenilmesine rağmen nesebi ve
başka hayat hikâyesi bilinmemektedir.
O gönüllerde taht kuran Allahu Tealanın sevgili kuluydu.

"Evlendikleri günün sabahı ölen cennetlik sahabe çift"

Eshâb-ı Kirâm’ın Hz. Allah'a karşı aşkları ve Nebiyyi Muhterem  (sav)
karşı bağlılıkları işte bu kadar kuvvetliydi.
Rabbim bu güzel insanların şefaatlerine nail eylesin. Amin.

"Kim beni rüyada görürse şefaatim ona vacip olur. Ben kime şefaat
edersem cehennem onun cesedini yakmaz" Hz. Muhammed (sav)

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali  seyyidina Muhammed