Sakarya’nın lojistik konumuna yönelik değerlendirmelerde bulunan SUBÜ Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Esen, şehirde sanayi ve tarım alanında ortak akılla kurulacak bir denge ile birbirinin gelişimini sağlayan sektörler oluşturulabileceğini ve mevcut yatırımların da tamamlanmasıyla Sakarya’nın uluslararası çapta bölgenin en önemli lojistik üslerinden biri olmasının mümkün olduğunu söyledi.

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Uygulamalı Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Esen, Sakarya’nın mevcut lojistik imkânlarını değerlendirerek, bu imkânların sanayi ve tarımsal üretim açısından ne şekilde kullanılabileceği ve geliştirilebileceğine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Dünyada artık rekabetin tedarik zincirinde olduğunun altını çizen Esen, Sakarya’nın da bu yöndeki avantajını es geçmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Esnaflık, ticaret, sanayi ve tarım

Sakarya’nın geçmişten bugüne orduların, tüccarların ve gezginlerin önemli geçiş güzergâhlarından birisi olduğunu belirten SUBÜ Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Esen, “İstanbul gibi dünyanın en eski şehirlerden birisi ile Anadolu arasında köprü olma konumuna sahip. Tüm yolların kesiştiği Sakarya’da esnaf kültürü de bulunuyor. Her ne kadar bu kültür son zamanlarda gelen göçlerle erozyona uğrasa da izleri şehrin merkezinde kendini gösteriyor. Ticaret de Sakarya’da her zaman önemli olmuştur. Türkiye’de özel sektörün kurduğu ilk banka 9 Mart 1913’de kurulan Adapazarı İslam Ticaret Bankası’dır. 1950’li yıllarda başlayan sanayi yatırımları günümüzde de sürüyor. Ancak Sakarya komşu Kocaeli gibi sanayi şehri olamadı. Bu durum şehrin aynı zamanda çok ciddi tarımsal üretim sahasına sahip olmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.
Yatırımlar tamamlanmalı

Sakarya’dan en fazla üç saatlik karayolu yolculuğu ile ülke nüfusunun yarısına ulaşılabildiğini kaydeden Esen, “Bu durum şehrin lojistik üs olma potansiyelini artırıyor. 2022 yılında yaptığımız akademik bir çalışmada Sakarya’nın; konum, kombine taşımacılığa elverişlilik, pazarlara yakınlık, yatırım teşvikleri, dağıtım ve toplama ağı, destekleyici ve bağlı endüstriler, lojistik rekabet üstünlüğü, insan kaynakları ve finansal altyapı kriterlerine büyük oranda sahip olduğunu saptamıştık. Aynı çalışmada şehrin; gümrük, iletişim teknolojisi ve depolama konularında yatırıma ihtiyacı olduğunu ortaya koymuştuk. Sakarya, 2017 yılında tamamlanan Karasu Limanı ile dünyaya açıldı. Demiryolu bağlantısının limana ulaşmasıyla farklı bir konuma yükselecektir. Bahsi geçen bu yatırımların yapılması ile birlikte önümüzdeki yıllarda Sakarya’nın sadece ülkemizin değil uluslararası çapta bölgenin en önemli lojistik üslerinden biri olması mümkündür.”
Tarım alanları mutlaka korunmalı

Son yıllarda etkisi daha fazla gözlenen iklim değişikliğinin ilerleyen yıllarda dünyanın gıda arzında sorunlar yaşanabileceğini gösterdiğini söyleyen Esen, “Dolayısıyla tarımsal üretim hiç olmadığı kadar önemli hale geliyor. Sakarya’nın sahip olduğu bereketli topraklar artık stratejik öneme sahip ve mutlak surette korunmalı. Bu bağlamda sanayi yatırımları organize sanayi bölgelerinde ve planlı olarak yapılmalı. Şehirde bulunan yedi organize sanayi bölgesi bu çerçevede düşünülmeli” ifadelerini kullandı.

Geleceğe yönelik önemli kararlar alınmalı

2020 yılında yaşanan pandeminin modern dünyanın karşılaştığı en önemli sınavlardan biri olduğunun altını çizen Esen, “Tedarik zincirinin önemi ve güvenliği pandemi sonrasında dünya ekonomisine yönelik listenin başında yer aldı. 1990’lı yıllarda Çin’in dünya sanayi üretimine ağırlığını koymasıyla başlayan süreç maliyet odaklı politikaların yenilmez olduğunu düşündürüyordu. Ancak pandemi, tedarik zinciri yönetiminin ve güvenliğinin düşük maliyetli üretimden daha önemli olduğunu gösterdi. İletişim çağının bir sonucu olarak bilginin kolay yayılımı üretim teknolojilerinde ülkeler hatta şirketler arasında rekabet alanını daralttı. Rekabet, günümüzde artık üretim üzerinden değil tedarik zinciri üzerinden yapılıyor. Geldiğimiz bu noktayı iyi anlayabilirsek Sakarya için geleceğe dair çok önemli kararlar almamız gerektiğini görebiliriz.”

Üretim tümüyle OSB’lere taşınmalı

Sanayi üretiminin çevreye olan olumsuz etkilerini en aza indirmek için üretimin tümüyle organize sanayi bölgelerine taşınmasının önemini vurgulayan Esen, “Ayrıca Sakarya’nın otomotiv ve makine üretiminde Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri olduğu ve bu üretimle en fazla ihracat yapan ilk on şehir arasına girdiği göz önüne alındığında, sanayi üretiminde sektörel bazda uzmanlaşarak büyümenin önemli bir politika olabileceğini düşünüyorum. Örneğin; tarım makinelerine yönelik yapılacak bir master planlamada, şehirdeki kamu kurumlarının, üniversitelerin ve sivil toplum örgütlerinin sağlayacağı katkıyla birlikte Sakarya, dünyanın en önemli tarım makineleri üretim üssü olabilir. Bu politikanın temel dayanağı az sayıda alt sektörün ihracata dayalı dikine büyüme sağlayabileceği bir altyapının oluşturulmasıdır. Bu sayede tarımsal üretime yönelik tehdit ortadan kalkacak hatta sanayinin, tarımsal üretimde verimliliğin artışına yönelik olumlu etkisi olacaktır. Öte yandan lojistik hizmetlerin sanayi ve tarım sektörüne olan olumlu etkisi düşünüldüğünde şehrin lojistik üs olma potansiyelinin değerlendirilmesiyle birlikte Sakarya ülkemizin milli gelir artışına en fazla katkı sağlayan şehirlerinden biri olmaya adaydır.”