Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ'ya mahsustur. Salat ve selam
Fahri Kâinat (sav) aline ve ashabına olsun.

Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed

Değerli okurlarım!  Hafız: kelimesine nispet edilen el-Hafız, Allahu
Teâlâ’mın 99’ güzel isimlerinden biridir.

Ve ”Her yönden esirgeyip koruyan, insanların ve cinlerin bütün
amellerini muhafaza eden, asla zayi etmeyen” anlamınadır..

Hafız, hıfzeden koruyan demektir. Kur’an-ı Kerim’in tamamını
ezberleyen kişiye hafız denir..

"Hâfız-ı  Kur'ân, Hâfız-ı Kelâm" ifadesi bunlar için kullanılır.

Hafız bir gönül eridir. Allahu Teala'nın askeridir. Asker nasıl
devletini, milletini, silahını korur ve muhafaza ederse, Hafız da
Allahu Teâlâ’mın yüce kitabı Kur’an-ı Kerimi öylece korur ve muhafaza
eder.

Kur’an-ı ezberlemek Müslümanlar üzerine farzı kifayedir. Yani bir
belde de hafız Kuran'ı Kerimi ezberleyen bir kişi bile olmazsa bütün
belde halkı sorumludur.

Kişi veya kişilerin ezberlemesi ile bu yükümlülük diğerlerinin
üzerinden kalkar.  Hafızlar, Güzeller güzeli, (s.a.v.) özel iltifatına
mazhar olan insanlardır. Bir hadis-i şerifte hafızların özelliği
belirtilmekte ve Kur'ân'ı Kerim’i ezberlemek ve teşvik edilmektedir.

Hz. Âişe (ra) annemiz nakledilen bu hadiste "Kuran'ı Kerim’i
ezberleyerek okuyan hâfız kişi es-Seferetü'l Kirâm olan vahiy getiren
meleklerle beraberdir" (Buhârî,)

Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları olay, Kur’an’ı Kerim’in
okunduğu ve dile getirildiği yerlerdir.

“Hafız” sadece Kur’an-ı Kerim’in lafzını hafızasına alıp beynine
hapseden değil, onun manasını kalbine ve beden ülkesine nakledip
koruyan, hükümlerini muhafaza eden, lafız ve manasını sinesinde himaye
edip, gönül aynasında seyredip devamlı gözeten, hürmete ve Cennete
layık bir kişidir.

”Hafız” yaşayan ve yürüyen Kur-an’dır. Kur’an’ı Kerimi ezberlemek,
hafızlığın ilk ve en zor aşamasıdır. Fakat hafız olmak kadar hıfzı
muhafaza etmek de bir o kadar önemlidir. Kur’an’ı unutanı, Kur’an’la
amel etmeyeni, dünyanın süsüne kanıp aldananı, Kur’an da unutur ve
mahşer günü aleyhine şahitlik eder.

Hafızlığın mükâfatı cennette “‘Cemalullah’la” şereflenmektir.

Hafızlar, mukaddes kitabı sadece dillerinde değil, gönüllerinde de
taşırlar. Onların fikri de, zikri de, şükrü de Kur’andır.. Ahdine
sadık kalandır onlar..

Kur’an’ı Kerim’in rahmanî ikliminde felaha erenlerdir.
Hafızlar, mukaddes vahiy yükünü taşımaktadır.

Hafızlar, Onlar hak ve hakikat davasını, yorgun sırtlarına yükleyip
dik yokuşları Onlar, kutsal bir çilenin gönüllü hamallarıdır.

Ağır bir yükün altında olmalarına rağmen, hallerinden de şikâyet
etmezler. Sevgililer sevgilisi  (s.a.v.)  “Ümmetimin en şereflileri
Kur’ân’ı ezberleyenlerdir” hadisinin müjdesine mazhar olmak, başlı
başına hafızlığın mükâfatıdır

Güzeller güzeli (sav) hafızları “Abese Suresinde sözü edilen vahiy
getiren meleklere benzetmiş ve hafızların cennette onlarla beraber
olacağını müjdelemiştir.

Kur’an-ı Kerim, Efendimiz (sav) zamanında vahiy kâtiplerince yazılmış
ve birçok sahabe tarafından ezberlenmiştir. Kütüb-i Sitte’de bulunan
bir hadis-i Şerif şöyledir: Hz. Ebu Said el-Hudri (r.a.) anlatıyor:

Allah Rasülü (sav) buyurdular ki: ”Kur’an ehli (yani onu okuyan,
onunla amel eden) cennete girdiği vakit kendisine: ‘Oku ve yüksel!’
denilir. O da okur ve yükselir.

Her ayet için bir derece verilir. Böylece o bildiği ayetleri sonuna
kadar okur ve her biri için bir derece alır.

”Bir Allah dostu şöyle diyor, sıkıldığınız zaman, hafızın gözlerine ve
alnına uzun uzun bakın rahatlayacaksınız. Çünkü “Hafız” Kutsal
kitabımız Kur’an-ı Kerimi alnında ve beyninde taşıyan şerefli bir
insandır.

İslâm dünyasının birçok yerinde Kur’an-ı Kerim hıfzına küçük yaşlarda
başlanırdı. Tabakat kitaplarında yer alan belli sayıdaki kurrâ
dönemlerinin en meşhurlarıdır.

Bunlardan biri olan” İbnü’l-Cezerî’nin”  Bursa’ya gelmesinden sonra
Osmanlılar’ da kıraat ilminde büyük bir gelişme olmuş ve binlerce
hâfız yetişmiştir.

Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre Amasya’da dokuz dârülkurrâ
vardı ve bunlardan sadece Sultan Bayezid Dârülkurrâsı’nda 300’ den
fazla hâfız bulunmaktaydı..

Merasimlerde “hâfız ve hâfizeler, ale’l-umûm küheylân atlar üzerinde
Feth-i şerif  “Fetih sûresi”  tilâvet ederek Alay Köşkü dibinden
geçerlerdi..Hüseyin Hüsâmeddin’e göre sıbyan mekteplerinde de hâfızlık
yapılmaktaydı (Amasya Tarihi,).

Osmanlı döneminde de Kur’an-ı Kerim eğitimine ve hafızlığa ayrı bir
önem verilirdi. Evliya Çelebinin Seyahatnamesi’nde, o dönemde sadece
İstanbul’da “9 bin” hafız vardı. Bunların “üç bini” kadınlar
oluşturuyordu.

Osmanlı döneminde bazı türbelerde sürekli Kur’an-ı Kerim okuyan
hafızlar görev alırdı..Mesela: Eyüp Sultan türbesinde görevli “72”
hafız vardı.

Fatih Sultan Mehmet Hanın türbesinde ise 90- kadar hafız her birine
günde 16- dakika Kur’an-ı Kerim okumak üzere her gün nöbetleşe türbeye
gelirdi.

Bu suretle -1481- den -1924’e kadar ‘443’ yıl boyunca, Fatih Sultan
Mehmed Hanın başucunda bir dakika bile olsun Kur’an-ı Kerim sesi eksik
olmamıştı.

Aynı şekilde, 1917- de Yavuz Sultan Selim Hanın Mekke-i Mükerreme’den
Mukaddes emanetleri İstanbul’a getirmesinden itibaren Cumhuriyetin ilk
yıllarına kadar asırlarca ‘40’ hafız hiç ara vermeden Kur’an-ı Kerim
okudular.

 Hafızlığın faziletleri kâinatın en güzeli (sav) şöyle buyurmuştur:

”Kim Kuran'ı ezberledikten sonra herhangi bir kimsenin kendisine
verilen nimetten daha üstün bir nimete sahip olduğunu düşünürse,
muhakkak o, Allahu Teâlâ’nın büyüttüğü nimeti küçümsemiş olur.
(Teberani)

Allah Rasülü (sav) ümmetimin en üstün ibadeti Kuran okumaktır. (Ebu,
Nuaym bin beşir'den) Yine Efendimiz (sav) buyuruyor ki;

Kuran ehli, Allahu Teâla’nın ehli ve havas kullarıdır. (Nesai,İbni mace, hakim)

Hafızlar cehenneme gidecek olanlara da şefaat etme hakkına sahiptir.

Ali bin Ebî Tâlib’den rivayet edildiğine göre sevgililer sevgilisi
(sav) şöyle buyurmuştur:

“Allahu Teâla Kuran'ı Kerimi okuyup hıfzeden kimseyi cennete idhal
eder ve cehenneme kesinlikle müstahak olan ev halkından on kişi
hakkında şefaat etmesini kabul eder.” (İbni Mace,)

Muhakkak ki Allahu Teala Kuran okuyucusunu, cariyesinin şarkısını
dinleyen kimseden daha fazla dinler..

Muaz el-Cüheni (r.a) den rivayete göre Efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur ki:

 “Her kim Kuran ezberler ve amel ederse, kıyamet gününde anne ve
babasına bir taç giydirilecektir ki; güneş evlerinizde olsaydı o (taç)
o güneşten daha ışıklı olurdu”

Yani o tacın ışığı, güneşin ışığından daha güzeldir. Ya o Kuran'la
amel eden kişinin hakkında ne zannedersiniz.. (Ebu Davud.)

Büyük velilerden, Süfyanı Sevri Buyurdular ki;” Bir kişi Kur’an-ı
Kerim okuduğu zaman, melek onun iki gözü arasını öper. Okuyana hürmet
ve okuduğuna tazim için, melekler Âdemoğlundan Kur’an-ı Kerim
dinlemeye en ziyade âşıktır. (Gazali İhya.)

Hz. Abdullah b.  Mes’ud  (r.a): “Hz Peygamber (sav) : Sizden
birinizin:  Şu kadar, şu kadar ayeti unuttum” demesi ne kötü bir
şeydir. Tersine o unutmadı, unutturuldu. Sizler Kur’an’ı okuyup
hatırda tutmaya çalışın. Çünkü Kur’an’ın, kişilerin göğsünden kaçıp
gitmesi develerin kaçıp  gitmesinden daha çabuktur.” buyurdu.”
demiştir. (Buhari,)

Ecdadımız Hafızlara özel ilgi duymuşlar onlara bir canlı Kur’an
gözüyle bakmışlar.  İki tane Hafız amcam vardı. Onlar bize
geldiklerinde rahmetli babam hemen yerinden fırlayıp, ayağa kalkar
onlara yer gösterir kendi oturduğu minderini onlara verir ve gereken
ilgi ve alakayı eksik etmez, onlara karşı ayrı bir saygı duyardı..

Rahmetli babamın da iki tanede hafız evladı var, onlara farklı
davranır iltifat ederdi, bir yerde otururken hafız olan evlatlarına
taraf ayaklarını bile uzatmazdı. Oğlum. “Hafızlar canlı Kur’an’dır”
Onlara melekler bile saygı duyar alnından öperken ben nasıl saygı
duymayayım derdi.

Bu fakir Erzurum ilinin tortum ilçesinin demirciler köyünde dünyaya
geldim. Bizim orada hafızların çok ayrı bir yeri ve değeri vardır. Hem
hafız çoktur hem de çok değerlidir.

Yıllardır hafızlık birinciliğini koruyan tortumun köylerinde hafıza
ilgi ve iltifat başkadır. Hafızların önünde bile yürümezler, Kur’an-ı
Kerim’in önünde yürünmez derler ve saygı hürmet gösterirler.

Hafızlara hürmeten hafız olanlara, Hafız Efendi, Hafız abi, Hafız
amca, Hafız dayı, hoca olanlara ise Hafız hoca diye saygılarını
gösterirler.

Hatta bizim yakın köyde hafız olmayan gence kız bile vermezler.
Erzurum’da  ”500”  yıldan beri devam eden “Binbir” Hatim' okuma
geleneği yıllardır devam etmektedir. 13 Ocak- 2017 - Bu yıl 25- bin-
453- hatim okundu.

Bu hatimlerde bütün ecdadımızın ruhlarına, ümmeti Muhammedin selameti
ve kurtuluşu için bağışlanır. Kur’an-ı Kerimi çokça okuyalım. Okumaya
insanları teşvik edelim.

Kur’an-ı Kerim okuyanlara maddi ve manevi destek olalım. Ayrıca,
Kur’an-ı Kerim okurken de harflerin çıkışlarını “meharici huruf “ ve
tecvit kurallarına riayet ederek okuyalım.

Hafız olan kardeşlerime de bir tavsiyem var. Kuran-ı Kerimi bol bol
okuyalım. Kur’an-ı Kerimi ezberlemekten daha zor onu muhafaza
etmektir.

Rabbim Kur’an-ı Kerim’in nurlu yolundan ayırmasın. Hafız olarak
Ravzada secde halinde ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin.  Amiiin.

Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed