Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Bizleri Müslüman olarak yaratan, peygamber ve sahabe sevgisi ile
donatan sevgililer sevgiline (sav) gönül vermiş gönül ehli
Müslümanlara buluşturan Allahu Teala'ya hamt olsun,
Yoluna kurban olduğumuz hayatına hayran kaldığımız, her şeyinde örnek
alma çabasına girdiğimiz Fahri Kainat  efendimiz ( sav) ve onun güzide
ashabına, onların nurlu yollarını yol edinmek isteyenlere selam olsun.
Aşıkların gözyaşları adedince, denizlerin damlaları adedince, salat ve
selam iki cihanın güneşi Hz. Ahmet (sav) olsun.
Allahümme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed

Selam sana ey sevgili, selam sana ey kutlu Nebi, selam sana ey Nebiler
serveri. Biz seni görmeden sevdik, ey Medine-i Münevvere gülü.

Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav) mübarek vücudunu
kabri şerifinden kaçırıp Avrupa'ya götürmek üzere iki Hıristiyan
görevlendirdiler.

Bu hıristiyanlar Müslüman kıyafetine bürünerek güya hac yapmak için
yola çıktılar. Medine-i Münevvereye geldiler.

Mescid-i Nebi’nin kıble tarafında Fahri Kainat efendimiz (sav).kabri
şerifine çok yakın bir ev tutarak oraya yerleştiler.

Bu iki hıristiyan namazlarını Mescidi Nebide kılıp, Güzeller güzeli
(sav).kabrini ziyaret ediyorlar.

Her sabah Baki Kabristanına, (Medine- Münevvere kabristanı) Cumartesi
günleri de Kuba Mescidi’ne gidiyorlardı.

Kılık kıyafetleri ve fakirlere dağıttıkları yardımlarla halkın
güvenini kazanmayı başaran bu hırıstıyanlar, sevgili Peygamberimiz
(sav) mübarek vücudunu kaçırmak için geceleri bulundukları evden Kutlu
Nebi (sav) kabri şerifine doğru gizlice tünel kazmaya başladılar.

Buradan çıkan toprakları torbalara doldurarak kabirleri ziyaret
bahanesiyle Baki kabristanına götürüp döküyorlardı.

Böylece devam ederek kazdıkları tünel Nebiyyi Muhterem (sav) kabri
şeriflerine iyice yaklaştılar.

Allah Rasulü (sav) için büyük tehlike olan bu durumdan ise Medine-i
Münevvere halkının haberi yoktu.

İşte tam bu sırada adaletli hükümdar olarak tanınan ve haçlılara karşı
başarılı savaşlar yapan ortaçağ İslam tarihinin parlak siması,
Selçuklu atabeyi Nureddin Mahmud Aksungur (1146–1174) her zaman olduğu
gibi, yine bir gece teheccüd namazını kılıp yatmıştı.

Rüyasında Sevgililer sevgilisi (sav) gördü. Allah Rasulü (sav) iki
sarışın hıristiyanı göstererek: “Ey Nureddin! Beni bunlardan kurtar”
dedi.

Gördüğü bu rüya üzerine feryat ederek uyandı.

Abdest alıp namaz kıldıktan sonra yattı.

Yine aynı rüyayı gördü. Yine feryat ederek uyandı. O gece aynı rüyayı
üç kere görünce kalktı iyi bir insan olan veziri Cemalettin Masvili’ye
anlattı.

İstişare ederek Medine-i Münevvere’ye gitmeye karar verdiler. Kimseye
duyurmadan hükümdar, veziri ile beraber yirmi tane süvari ve pek çok
eşya ile Şam’dan yola çıktılar.

Gece gündüz demeden çölün o kavurucu sıcağına aldırmadan yola devam
ederek on altı günde Medine-i Münevvere’ye ulaştılar.

Nureddin Mahmud Aksungur Hükümdar hemen abdest alıp, Mescid-i Nebi’ye
girerek iki rekât namaz kıldı ve sevgili Peygamberimiz (sav) ziyaret
etti.

Medine-i Münevvere halkı hükümdarın yanına toplanmıştı.
Veziri: Cemalettin Masvili: Hükümdar Nureddin Mahmud Aksungur
Peygamber efendimiz (sav) ziyaret maksadıyla gelmiş, yanında da
sizlere hediye getirmiştir dedi.

Medine-i Münevvere'de yaşayan tüm insanların isimlerini yazın dedi.
Onlar da bütün Medine- Münevvere Lerin isimlerini yazdılar. Bu
isimlere göre herkes gelip hükümdardan hediyesini almaya başladı.

Bundan maksat Hz. Muhammed Mustafa (sav) in, Beni bunlardan kurtar
dediği o iki hristiyanı tanıyıp tespit etmek.

Bunun için hediyeleri hükümdarın huzuruna gelerek alıyorlar, bu esnada
hükümdar gelenlere dikkatle bakıyordu, herkes hediyelerini aldı.

İsim listeleri bitti. Fakat hükümdar "Nureddin Mahmud Aksungur"  bu
gelenler arasında Peygamberimiz (sav) tarafından gösterilen o iki
hıristiyan göremedi.

Bunun üzerine: Hükümdar: “Hediye almayan kimse kaldı mı?” diye sordu.
Orada bulunanlar dediler ki: “Kimse kalmadı, ancak Endülüs’ten gelen
iki kişi var  Onlar kimseden bir şey almazlar.

İhtiyaç sahiplerine çok sadaka verirler. Hükümdar onlarında
gelmelerini istedi iki sarışın hıristiyan da geldi.

Rüyada kendisine Efendimiz (sav) tarafından gösterilen kişiler
olduğunu tanıdı ve kendilerine nereli olduklarını sordu, Onlar da;
“Biz Endülüs’ten hac maksadıyla geldik ve bu sene Peygamberimiz (sav)
yanında bulunmayı arzu ettik” diye cevap verdiler.

Hükümdar nerede kaldıklarını sordu? Mescid-i Nebi’nin yanında
olduklarını söylediler.

Hükümdar Nureddin Mahmud Aksungur onlarla beraber evlerine gitti. Evde
süslü kitaplar ve değerli eşyalar gördü:

Bu arada Medine-i Münevvereliler onların her gün oruç tuttuklarını,
Mescid’de namaz kıldıklarını ve hiçbir dilenciyi boş çevirmediklerini
söyleyerek, onları övüyorlardı.

Nureddin Zengi odayı dolaştı ve burada serilen hasırı kaldırdı. Baktı
ki altında kazılmış bir tünel var. Tünel ta iki cihanın güneşi
Hz.Ahmet  (sav) kabri şerifine kadar uzanıyordu.

Bunu gören Medineliler mahcup olup başlarını önlerine eğdiler ve artık
söyleyecek bir şey bulamadılar.

Bunun üzerine hükümdar bu iki hırıstıyani sorguya çekti. Onlarda
gerçekten Müslüman olmadıklarını ve Peygamberimiz (sav) vücudunu
buradan alıp ülkelerine kaçırmak için görevlendirildiklerini itiraf
etiler.

Bunu yapabilmek için derviş kıyafetine bürünerek halkı kandırdıktan
sonra geceleri tünel kazmaya devam ettiklerini itraf  ettiler.

 Peygamberin (sav) kabrine iyice yaklaştığımız gece gök gürültüsü ve
şimşekler öyle sarsıntı meydana getirdi ki sanki dağlar yerlerinden
oynayacaktı bundan fena halde korktuk ve sabahleyin de sizin
geldiğinizi haber aldık dediler.

Hükümdar suçlarını itiraf eden bu kişileri idam etti. Bu olaydan sonra
Nureddin Zengi, iki cihan serveri (sav) kabri şerifin  çevresinde
derin hendek kazdırdı ve bu hendeği kurşun eriterek doldurdu.

Böylece peygamber Efendimiz (sav) Kabr-i Saadetleri çepeçevre kurşunla
muhafaza altına alınmış oldu.

Bu olay 1162 (H. 557) yılında vuku bulmuştur.

“Ey Nebi, biz, seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı
olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe Suresi, 28)

gönül dolusu muhabbetler sana! Anamız, babamız ve canlarımız feda
olsun senin yoluna Ey!Kutlu nebi.

Rabbim Ravza İ Mutahhara'da secde halinde ölmeyi nasip eylesin. Amiiin.

"Kim beni rüyada görürse, şefaatim ona vacip olur. Ben kime şefaat
edersem cehennem onun cesedini yakmaz" Hz. Muhammed (sav)

"Allahümme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed"