Başarı hep birilerinindir, Thomas Edison ilk defa ampulü bulduğunda başarısının sırrını yıllar sonra basına açıklarken şunları dile getirmiştir ; evet ben Thomas edison, sizler yıllarca benim adımı anacaksınız bu buluş dünyayı aydınlatacak ve asırlarca belki unutulmayacağım fakat bilmenizi isterimki ; benim ile birlikte yanımda çalışan ve yüzlerce başarısız denemelerde aynı hüzünü paylaşan ve yılmadan aynı kararlılıkla mücadele eden ekibim bu başarının asıl sahipleridir , sizler onların hiçbir zaman adını bilmeyecek ve tarihe taşımayacaksınız. Ne güzel bir ifade değilmi , onurlandırılmış çalışanlardan mutlusu olmaz herhalde, bizde ise durum tam bir megaloman yaklaşım içinde ne yaparsan yap bir üst amirine yaranamazsın, hatta aşağılık laflar türetilir çalışanlar için asker okşadıkça falan diye başlar, hep bir yüz vermeme durumu hep bir basiretsizleştirme hali, her şeyi amir – yönetici bilir sen ne diyorlarsa yap kardeşim baskısı. Bu öyle bir bayağı durumdurki! Bir anektod paylaşayım sizin ile ; rahmetli babaannem bana Toyota da ilk işe başladığım yıllarda ; olum sen söylenileni yap gerisine karışma , amirlerin ne derse onu yap fazla kurcalama diye tembih etmişti  ne gariptirki ben TOYOTA gibi bir yerde aslında işlerin böyle olmadığını herşeye karışmam ve herşeyin iyisini bulana kadar mücadele etmem gerektiğini Japon eğitmenlerimden öğrendim, Japonlara göre ast – üst kavramı olmadığı sadece yetki farklılığı mevcuttu iş hayatında. Bir gün rahmetli Özdemir sabancı gelip omzuma dokundu ; evlat dedi , elindeki parçayı bana göstererek ‘’bu parça nerede duruyor biliyormusun’’ ben parçaya baktım ve ve yerini gösterdim ! çok kormuş hatta konuşamamıştım. Sonra düşündüm neden bu baskı bende oluşmuştu acaba, aslında Japonlar ve orada çalışan Avrupalı teknisyenler çok rahattı hiç korkuları olmadan rahatça davranışlar sergiliyorlardı. Yıllar sonra anladımki çalışmak sadece iş tanımını terine getirmek değil çocukluktan başlayan bir sosyal eğitim gerektiren iletişim seviyesidir, bizler çocukluk yaşamımızda kişilik kazanmak için doğru bir eğitim sistemi almadığımızdan sonradan iş tanımı ile yöntem tanımı arasında makam ve mevki paradoks larında yaşıyoruz, alt , ve üst olarak ayrıştırılan çalışma hayatı her koşulda kendi kimliğine bu mevkii savaşlarından dolayı erişmiyor. Aslında en büyük zarar üst yöneticilerin bu kişiliksiz iş tanımlamalarındaki kapris ve tedirgin yönetimlerinden dolayı alttan yönetici çıkmamasıdır. Bu gün her alanda yönetici eksikliği yaşamamızın ana kaynakları bunlardır, materyalist yönetimler tüm idare mekanizmalarında toplumsal standartları tedirgin etmeye devam etmektedir. Koltuk ve makam bünyelerimizi öyle sarmışki sorunun kaynağını çözmek yerine bulunduğu yeri koruyan başarılı sayılıyor , maalesef.



Umarım parametre olarak ölçülebilen ve başarının paylaşıldığı bir iş hayatı bir an önce geliştirilir, yoksa gelecekte sadece işini bilen yöneticiler yıllarca başımızda öbeklenir, Saygılarımla,



Zafer Çakmak

- - - -