Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla


       Bütün hamtlar Alla hu Teâlâ’ya mahsustur, yüzbinlerce salat ve
selam, iki cihanın güneşi Hz. Muhammed (sav)’e, aline ve ashabına
olsun.

Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali seyyidina Muhammed

Değerli okurlarım! Zekat: lügatte; artma, ziyadeleşme, temizlenme gibi
anlamlara gelir. Dini bir terim olarak ise zekat; belirli bir malın
bir kısmını, üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra ihtiyacı olan
Müslümanlara zekat niyetiyle temlik etmek demektir.

İslam’ın beş temel esasından biri olan zekât, Hicretin ikinci yılında
Medine’yi Münevvere ’de farz kılınmıştır.   Kitap, sünnet ve icmâ ile
sabit olan zekâtı; hafife almak veya inkâr etmek küfürdür.

Kur’an-ı Kerim namazla zekâtı birlikte zikretmektedir. Namaz
kıldıktan sonra zekatı vermek, din kardeşliğinin güçlenmesi için
şarttır.

Namaz Allah’a karşı, zekât da kullara karşı yerine getirmemiz gereken
vazifelerimizdendir. Nisap; zekâtın farz olması için dinin koyduğu bir
ölçüdür ki, bu da kişinin borcundan hariç  (80.18 gram) altın veya
bunun değerinde para ve ticaret malıdır.

Bu sebeple, zekât hesaplanırken sadece paralar değil, ticaret malları
ve umumiyetle hanımların malik oldukları altın ve gümüşlerde
hesaplanmalıdır.

Bunların her 40 da birinin (%2,5) zekât olarak verilmesi farzdır.

Zekât, senenin diğer Aylarında da vermek caiz ise de, Ramazan-i Şerif
ayında vermek daha faziletlidir. Çünkü Ramazan-i Şerifte yapılan farz
ibadetlere Cenab-i Hakk 70, kat sevap ihsan etmektedir.

Zekât: Kur’an-ı Kerim’de 32- yerde namazla birlikte zikredilmesi bu
ibadetin önemini ortaya koymaktadır. Zekâtla ilgili ayeti kerimeler.

“Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. (Bakara. 43.)

“Zekât veren müminlerin bağışlanacaklarını ve büyük bir mükâfata
erişeceklerini müjdelemektedir.” (Ahzap. 35.)

Zekât; kişiyi madde prenslikten koruduğu gibi kalbinin katılaşmasını
önler, malını temizler ve bereketlendirir. Kur’an-ı Kerimde Allahu
Teala bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:

‘‘Ya Muhammed! Servet sahiplerinin mallarından zekât al! Zekât,
onların mallarını temizler vicdanlarını arıtır.(Tevbe  103.)

Zekât; insanlar arasında sevgi, kardeşlik ve samimiyet bağlarını
güçlendirir. Varlıklı kimselerden, yoksullara uzanan bir yardım eli
olarak, muhtaçları sevindirir. Cimrilik ve haset hislerini giderir.

Toplumu meydana getiren fertler arasında birlik ve beraberliğin
doğmasına sebep olur. Her zengin Müslümanın kazancında, fakirlerin
hakkı vardır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor.


’’Zenginlerin mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.’

Zekât vermemek, fakirin hakkını gasp etmektir. Efendimiz (sav):
“Zekâtı verilmeyen malın kıyamet gününde zehirli bir yılan misali, mal
sahibinin boynuna dolanacağını bildirmektedir.’’(Buhari. zekat.)

Helalinden kazanmak ve kazandığını dünya ve ahireti uğruna
değerlendirmek bir Müslüman için en büyük bahtiyarlıktır. “Veren el,
alan elden üstündür’ hadisi bizi veren el sahibi olmaya davet
etmektedir.

  Zekât kimlere farzdır?

1-Müslüman, 2-hür,-3-akıllı,-4-buluğ çağına erişmiş olması; Borcundan
ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani
kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekir.
Zekâtın kimlere verilebileceği Kur'an-ı Kerim'de belirlenmiştir.

Fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler,
Allâhyolunda cihada koyulanlar, yolda kalmış olanlar, zekât toplamakla
görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulüp adı verilen, kalpleri
İslam'a ısındırılmak istenen yeni Müslüman olmuş kimselerdir.” (Tövbe,
60).

Zekât Kimlere Verilmez?

1- Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına,

2- Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına,

3- Müslüman olmayanlara, (gayri Müslimlere)

4- Karı-koca birbirlerine, Zekât veremez.

Zekât, toplumun sosyal güvenlik şemsiyesidir, hayır hasenat
kapılarını açar, mülkiyeti emniyet altına alır, gelir dağılımındaki
dengesizliğin giderilmesine katkıda bulunur.

Servet düşmanlığını azaltarak zengin, fakir arasında köprü oluşturur
ve toplumda huzur ve birliği sağlar.

Efendimiz (sav)’in de buyurduğu gibi, “Zekât İslam’ın köprüsüdür.’’
Gerçekten de zekât, tehlikeli vadileri aşmak ve selametle Cennet’e
ulaşmak için. En sağlam bir köprüdür. Bu köprüyü koruyan kimse,
felaketlerden uzak kalır.

Zekâtı verilen malı Sigorta edilmiş demektir. Her türlü felaketlerden
korunur. Zekâtı verilen mal artar, bereketlenir. Selam ve dua ile.

“Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavat
okuyandır” Hz. Muhammed (sav)

Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali seyyidina Muhammed