Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


Hamt Alla hu Talay'a mahsus, salat ve selam Hz. Muhammed (sav) aline
ve ashabına kıyamete kadar onun nurlu yolunda gidenlere olsun.

Allahümme salli ala Muhammed'in ve ala ali Muhammed

Kıymetli müminler! Canlılar içinde meramını dil ile ifade etme,
konuşma yeteneği sadece insana bahşedilmiştir. Hz. Allah (c.c.) insanı
yaratmış, ona düşünme ve konuşmayı öğretmiştir. ( Rahmân, 1-4)

Kelam: Yüce Rabbimizin sıfatlarından olup insana ilahi bir emanettir.
Bu emaneti, sahibinin rızası doğrultusunda kullanmak ve korumak ise
mümin olarak en önemli sorumluluklarımızdandır.

Kur?an-ı Kerim şüphesiz ki sözlerin, en güzelidir. Bu en güzel söze
iman ve itaat eden biz müminlerin de, en güzel kelamı konuşmamız, bir
başka ifade ile sözümüzün hayır olması imanımızın bir gereğidir.

Dilden ölçüsüzce çıkan kimi söz ve konuşmalar lisanın afetleri olarak
nitelendirilmiştir. Kur'an-ı Kerim: bize anlamsız ve boş konuşmadan,
gıybetten, su-i zandan, iftiradan, alay etmekten, yalan söylemek ve
yalan yere yemin etmekten, yapmadığını söylemekten ve ifsâd edici her
türlü sözden uzak durmamızı emreder.

Bilinmelidir ki; böylesi fiiller, insanlar arasında huzuru bozduğu
gibi âhirette de azaba neden olacaktır. Sevgili Peygamberimiz (sav)
tarafından, ? elinden ve dilinden emin olunan insan? olarak tanımlanan
Müslüman ( Buhârî, 4.)

 Kalbiyle sû-i zan besleyen, diliyle gıybet eden, insanları
arkalarından çekiştiren, onların kusurlarını araştıran, ayıplarını
ortaya döken, sözleriyle kardeşini yaralayan insan değildir. Mümin,
böyle bir kişiliğe sahip olamaz. İmanı gereği, güzel ahlâkın
erdemlerini kuşanan insan olan Müslüman ( Dârimî, Rikâk,)

Kardeşinin mahremiyetine dil uzatarak onun şerefini, onur ve
haysiyetini zedeleyemez. Üzülerek belirtmek gerekir ki günümüzde bir
eğlence unsuruymuş gibi gösterilen dedikodu faaliyetleri, asılsız söz
ve ithamlar, iftira, yalan ve çirkin sözün her türlüsü özellikle
iletişim araçları ile merak ve ilgi uyandıracak tarzda sunulmaktadır.

Bu şekilde âdeta bir yalan ve gıybet sektörü meydana getirilmektedir.
Bu durumun ise dinî ve ahlâkî açıdan fert ve topluma çeşitli zararları
vardır.

Özellikle sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan bir haber, milyonları
etkileyebilmekte, kitleleri tesir altına alabilmektedir. Kimileri
bilgisayar başında, ilahi gözetim altında olduklarını unutarak
kişilerin haysiyetini, şerefini zedeleyecek sorumsuz tutumlar
sergileyebilmektedirler.

Böylece, bir taraftan kul hakkına, diğer taraftan da toplumda infiale
neden olarak kamu hakkına girmektedirler. Oysa sadece yanındayken
değil, yokluğunda da bir insanın hukukunu çiğnememek, onurunu
zedelememek müminin iman ve ahlakının bir gereği değil midir?
Dedikodu, yalan, iftira, gıybet gibi kötü sözlerle dilini zehirli bir
ok haline getirenler, bunun bir hesabının olacağını düşünmezler mi?

Malumdur ki kap, içindekini dışa yansıtır. İnsanın dili de kalbinin
aynasıdır. Eğer kişi berrak bir zihne, tertemiz bir gönle sahipse
dilinden de güzellikler dökülür. Kötü düşüncelerin, çirkin işlerin
esiri olmuş bir kalp, dili de köreltir.

İşte Allah Resulü (sav) dil ile kalbin ilişkisini vurgulayan şu hadisi
ne kadar da önemlidir: ?Zandan uzak durun. Zira zan, sözün en
yalanıdır. Birbirinize kulak misafiri olmaya çalışmayın, birbirinizin
özel hâllerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışı içine
girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin,
birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah?ın kulları! Kardeşler olunuz.?
(Buhârî, Edeb, )

Dil, kelam bize bahşedilmiş en önemli nimetlerdendir. bu nimeti rıza-i
ilahiye uygun kullanalım. Söylediklerimiz, yaşadıklarımız,
yaşadıklarımız da söylediklerimiz olsun. Sözümüzün, dilimizin bir
ahlakı, bir adabı olsun.

Sözlerimiz hikmetli ve ibretli, sözlerimizin gayesi de insan onuru ve
haysiyetini yüceltmek olsun. Biz, söylediklerimizin değil,
söylediklerimiz bizim esirimiz olsun.

Dedikodu, gıybet, sû-i zan, yalan, iftira ve çirkin sözlerle hem
insanlar hem de Rabbimiz katındaki değerimizi düşürmeyelim.

Hz. Ebubekir Sıddık (ra) yanlış bir kelime konuşmayayım diye ağzına
çakıl taşı kayarmış,

Fahri Kâinat Efendimiz (sav)? in dile getirdiği duayı kendimize şiar edinelim:

Allah'ım! Kulağımın kötülüğünden, gözümün kötülüğünden, dilimin
kötülüğünden, kalbimin kötülüğünden sana sığınırım.? ( Ebû Dâvûd,)

Selam ve dua ile.

 Her kim Efendimiz (sav) salatü selam getirirse Hz. Cebrail Ya
Rasülellah o’ insana 1000 melek aynı duayı yapar.

Allahümme salli ala Muhammed'in ve ala ali Muhammed