Bismillahirramanirrahim

İLK EMİR OKU

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.

Değerli okurlarım! Kâinat’ın efendisi (s.a.v.) daha 37 yaşında iken gaibden “Yâ Muhammed” diye nida olunduğunu duyardı.  38 yaşında iken de bir takım nurlar görmeye başladı.

Bu halini sadece Hz. Hatice’ (r.anha) ya anlatırdı. Hz. Muhammed ( s.a.v.) peygamberliğin bildirilmesi yaklaştığı bu sırada, o zamanın meşhur Ediplerinden Kus bin Sa’de, Ukkaz panayırında deve üzerinde büyük bir kalabalığa karşı okuduğu hutbede onun geleceğini müjdelemişti.

Bu hutbeyi dinleyenler arasında Muhammed (s.a.v.) da bulunmuştu. Kus bin Sa’de bu meşhûr hutbesinin bir bölümünde şöyle demiştir.

Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, bekleyiniz, ibret alınız, yaşayan ölür, ölen fena bulur, olacak olur... Kulak veriniz iyi dinleyiniz? Gökte haber var, yerde ibret alacak şeyler var... Allahın indinde bir din... Ve Allahın gelecek olan bir peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, ona îmân edip de o dahi ona hidâyet eyleye. Vay ona isyan ve muhalefet eden bedbahta! Yazıklar olsun ömürleri gaflet ile geçen Ümmetlere!..”

Efendimiz 39 yaşında iken sadık rüyalar görmeye başladı. Rüyasında ne görürse aynen çıkardı. Bu hal altı ay devam etti. Vahiy gelmesi yaklaşınca “Ya Muhammed” diye sesler işitirdi.

Bundan sonra yalnızlığı sevip insanlardan uzaklaşarak Hira Dağında bir mağarada tefekküre dalardı. Bazen Mekke’ye gelir, Kâ’beyi tavaf ettikten sonra evine giderdi.

Evinde bir müddet kalıp yanına biraz yiyecek alarak yine Hira Nur Dağı’nda mağaraya gidip tefekkür ve ibadetle meşgul olurdu.

Bu halini gören Mekkeliler Muhammed (s.a.v.) Rabbine âşık oldu demişlerdi. Efendimiz (s.a.v.) 40 yaşında iken yine bir Ramazan ayında Hira Nur Dağı’ndaki mağaraya çekilmiş ve tefekküre dalmıştı.

Ramazanın 17. Pazartesi gecesi, gece yarısından sonra kendisini adıyla çağıran bir ses işitti. Başını kaldırıp etrafa baktığı sırada ikinci defa bir ses işitti ve her tarafı birdenbire bir nûr kapladığını gördü. Sonra Cebrâil (a.s.) karşısına geldi.

“Oku!” dedi. “Ben okumuş değilim” cevabını verdi. O zaman melek Sevgiliyi tutup takatı kesilinceye kadar sıktı ve “Oku!” dedi. Yine, “Ben okumuş değilim.” cevabını verdi. İkinci defa sıktı ve “Oku!” dedi. “Ben okumuş değilim” dedi. Cebrail (a.s.) üçüncü defa tutup sıktı ve sonra bıraktı ve

Oku! Her şeyi yaratan Rabbinin ismiyle ki. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı! Oku! Ki senin Rabbin kalemle yazı yazmayı öğreten, insana bilmediğini öğreten bol kerem ve ihsan sahibidir.” mealindeki Alâk suresinin ilk beş ayetini getirdi.

Hz. Muhammed (a.s.) da onunla beraber okudu. İlk vahiy bu suretle başladı ve bütün cihanı aydınlatan İslâm güneşi doğdu.

Efendimiz Peygamberlik vazifesinin mes’ûliyetini düşünerek büyük bir ürperti ve heyecanla Hira Nur Dağı’ndaki mağaradan çıkıp aşağıya inmeye başladı. Dağın ortasına geldiği sırada bir ses duydu.

 Cebrâil (a.s.) “Yâ Muhammed, Sen Allahın Resûlüsün; ben de Cibrîlim.” diyordu. Cebrâil’in (a.s.) hem sesini duydu, hem de kendisini gördü. Evine dönünceye kadar yanından geçtiği her taşın, her ağacın“Esselâmü Aleyke Yâ Resûlallah” dediğini işitiyordu...

Bundan sonra evine gelip “Beni örtünüz” buyurarak ürpermesi geçinceye kadar bir miktar yattı. Biraz istirahat ettikten sonra gördüklerini Hz. Hatice’ye anlattı.

Hz. Hatice “Biliyorum ki sen doğru sözlüsün... Emanete riâyet edersin... Güzel huylu ve iyi ahlaklısın... Senin bu ümmetin peygamberi olacağını umarım...” dedi. Sonra bu durumu sormak üzere Hz. Hatice annemizin amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’e gittiler, İbraniceyi bilen, çok kitap okumuş ve dinler hakkında bilgi sahibi olan Varaka bin Nevfel’e durumu anlattılar.

Varaka bin Nevfel Muhammed (s.a.v.) anlattıklarını dinledikten sonra “Müjde yâ Muhammed! Allaha yemin ederim ki sen İsâ’nın (a.s.) haber verdiği son peygambersin! Sana görünen melek, senden evvel Musa’ya (a.s.) gelen Cebrail’dir. Ah! Ne olurdu! Genç olsaydım. Seni Mekke’den çıkardıkları zamana yetişseydim de sana yardım etseydim!” dedi.

Güzeller güzeline ilk vahiy geldikten sonra üç sene vahiy gelmedi. Bu arada Mikâil (a.s.) adındaki melek gelip bazı şeyler öğretti. Fakat vahiy getirmedi.

Bu sırada Peygamberimiz (s.a.v.) üzüldükçe Cebrail (a.s.)  gözüküp “Ey Muhammed! Sen Allah’ın Peygamberisin!” der, üzüntüsünü yatıştırırdı.

İlk vahyin gelmesiyle Peygamberliği başlayan Sevgililer sevgilisi tebliğinin 13 senesi Mekke’i Mükerreeme’de 10 senesi de Medine-i Münevere’de geçti.

Rabbim sevgilinin nurlu yolundan ayırmasın şefaatina nail eylesin.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.