Bismillahirrahmanirrahim

Hamdlar Hz. Allaha mahsustur. Binlerce salatü selam Efendimizin üzerine olsun.

Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed

Fahri Alem Efendimiz (sav) bir defasında ashabına şöyle buyurmuştur: “Ben, dünyada bir ağacın altında kısa bir süre gölgelendikten sonra yola koyulup oradan ayrılan bir yolcu gibiyim. Tirmizî,

Bu hadis-i şerif bizlere dünya hayatının ahiret hayatına nispetle çok kısa olduğunu haber vermektedir. Dünyanın geçici nimetlerine tamah edip de ebedi olan ahiret yurdunu unutmamamız gerektiğini hatırlatmaktadır.

İman esaslarından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret, kulluk yolculuğumuzun son durağıdır. Fani dünya hayatından sonra başlayacak olan ebedi hayatın adıdır. Ahiret, bu dünyada yapıp ettiklerinizden hesaba çekileceğimiz, ektiklerimizi biçeceğim hasat mevsimidir.

Müslüman inanır ve bilir ki, bu dünyadan sonra sonsuz bir hayat var. Ömrünü iman, ibadet ve güzel ahlakla geçirenler için huzur ve mutluluk yurdu olan cennet var. Kendini imandan mahrum bırakanlar, hayatını isyan, günah ve kötülüklerle heba edenler içinse korku ve azap diyarı olan cehennem var.

Allah'a imandan sonra Müslümanın hayatına yön veren en önemli husus, ahiret bilincidir. Efendimiz (sav) çok önemli bulduğu bazı konulara insanların dikkatini çekmek için “Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ederse” ifadesiyle başlamıştır. Allah Resûlü (sav)’in şu hadis-i şerifi buna güzel bir örnektir: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, Edeb, ) .

Ahirete inanan Müslüman, başıboş yaratıldığının farkında olur. Allah'ın insana şah damarından daha yakın olduğunu, söylenilen her sözü ve yapılan her işi kayıt altına aldığını bilir. Mahşer gününde yapıp ettiklerinin hepsinden hesaba çekileceği şuuruyla yaşar. Müslüman, Rabbine, kendisine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirir. Kendisini ve ailesini, yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden korur. Anne babasının duasını almanın gayretinde olur. Onların rızasını kazanmayı Allah’ın rızasını kazanmak olarak görür.

Akrabalık hukukuna riayet eder. Komşusuna ikramda bulunur. Muhtaç ve kimsesizlerin dertlerine derman olur. Yetim ve öksüzleri gözetir. Onları bağrına basar. Kendilerine kol kanat gerer. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in şu hadisini asla unutmaz: “Müslümanların evleri arasında en hayırlısı, içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir…( İbn Mâce, )

Müslüman itidaldir; ne dünya için ahiretini feda eder, ne de ahiret için dünyayı terk eder. Bu ikisi arasında dengeli bir hayat sürer. Müslüman güvenilirdir; eliyle ve diliyle kimseyi incitmez. Kimsenin canına kıymaz, malına zarar vermez, iffet ve haysiyetine dil uzatmaz. Müslüman dürüsttür; iş ve ticaret hayatında doğruluktan ayrılmaz. Malını fahiş fiyatla satarak insanları mağdur etmez. Kul ve kamu hakkına riayet eder, harama bulaşmaz.

Müslüman, zulme rıza göstermez. Zalime asla meyletmez. Dünyanın neresinde olursa olsun mazluma ve mağdura el uzatır. Zalimin karşısında durur, asla onların ve destekçilerinin tarafında yer almaz.

 “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı ne de evlâdın babası için bir şey ödeyemeyeceği ahiret gününden çekinin. Bilin ki, Allah'ın vaadi haktır. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, ‘nasıl olsa Allah affeder’ diyerek sizi aldatmasın. (Lokman, 33.)

Rabbim bu dünyadan ayrılırken iman selametiyle ayrılmayı nasip eylesin

Eyyy nefis! Bir ezanla geldin bir selayla gidersin.

Ölüm senin peşinde. Ya sen neyin peşindesin.

Ahiret yüzünü çevirmiş bize doğru geliyor.

Dünya ise sırtına bize dönmüş gidiyor.

Unutmayalım! Bugün amel var hesap yok,

Yarında hesap var amel yok.

Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavat okuyandır. Hz. Muhammed (sav)

Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed