Bismillahirrahmanirrahim

Bizleri Müslüman olarak yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd olsun. Âşıkların gözyaşları adedince, denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz.Muhammed (s.a.v.) ‘e âline olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

Değerli okurlarım! İnsanlık tarihinin en büyük hadisesi, hiç şüphesiz Âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’ in Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicretidir.

Çünkü: Efendimiz (s.a.v.) in bu hicreti, yüce İslam nizamının, bütün cihana yeni bir hızla açılmasıdır.

Hicret, terk etmek, ayrılmak, bir yeri terk ederek başka bir yere göç etmek anlamına gelir.

Hicret, İslam inkılâbının bir dönüm noktasıdır. Hicret’e kadar geçen dönem zulüm ve işkence altında yaşanan eşi görülmemiş bir sabır ve metanet devresidir.

Hicret, bu sabır ve metanetin İslam’ın kutsal değerlerine olumsuz etkilerden başka bir şey getirmeyeceğinin anlaşılması ve Allahu Teala’nın izniyle gerçekleşmiştir.

Hicret, basit bir göç hadisesi değil, İslami kurtarma taktiği ve onu daha geniş kitlelere yaymaktır.

Hicretin İslam tarihinde yeri büyüktür. Herkes bu fazilete sahip olma arzusunu içinde taşımıştır.

Bunun içindir ki Nebiyi Muhterem (s.a.v.) hicretin sadece Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye göç eden müminlere bağlı bir fazilet olarak kalması, daha sonraki insanların da bundan nasiplenmesi için Hicret’i önemli bir İslami kavram olarak değerlendirmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Gerçek muhacir, Allahu Teala’nın yasakladığı şeylerden kaçınan, onları terk eden kimsedir.”

Hicret, putlardan kaçmak, zulümden nura koşmak, şirkten ve küfürden güzele koşmak, küfre karşı meydan okumaktır.

Ayrıca hicret, Efendimiz (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye göç etmesinin yılbaşıdır.

Hicret 2-dir 1- kötülüklerden hicret2- Allah Resulü’ne (s.a.v.)” e hicret.

Hicret, putlardan Allah’a (c.c.) koşmaktır. Bir kaya sarmaşığının kayayı delip ışığa çıkmasıdır hicret.

 Kutlu Nebi, Mekke-i Mükerreme’de İslam dinini yaymaya başladıktan sonra, Müminlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu.
Bu gelişmeye tahammül edemeyen Mekke müşrikleri kölelerin, cariyelerin ve kimsesiz Müslümanların üzerlerindeki baskılarını daha da artırıyorlardı.

Tarihin bir daha kaydedemeyeceği akla ve hayale gelmeyen elleriyle ve dilleriyle, zulmün en büyüğünü, işkencelerin en şiddetlisini yapmaktan çekinmiyorlardı. Bu artık dayanılmaz bir hal almıştı.

Bunun üzerine Müslümanlar, Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek Medine-i Münevvere’ye hicret etmek istediklerini söylediler.

Güzeller güzeli (s.a.v.) de müsaade ettiler. Muharrem ayında, gizli gizli, Mukaddes göç başladı. İlkhicret eden sahabe Hz. Ebu Seleme (r.a.) dır.

Müslümanlar, Allah (c.c.) için, O’nun dinini yaşayabilmek için, evlerini, mallarını, her şeylerini geride bırakarak doğup büyüdükleri, çok sevdikleri kutsal belde’den hicret ediyorlardı.

Dava büyüktü. Dava İslam’ın Hâkim olma davasıydı.

Bu dava için canda cananda, mal da mülkte terk edilirdi. Sahabeyi kiram efendilerimiz bunu en güzel şekilde yaptılar.
Medine-i Münevvere’ye Herkes hicret etmiş, Medine-i Münevvere’deki Müslümanlar (ensar) ve Mekke-i Mükerreme’den hicret eden (muhacirler) sabırsızlıkla Sevgiliyi bekliyorlardı.

Nihayet Fahri Kâinat (s.a.v.) Hz. Ebubekir (r.a.) ile birlikte yorucu bir yolculuktan sonra Medine-iMünevvere’ye girerken sevinç ve gözyaşları içerisinde karşılandılar.

Artık sıkıntılı günler geride kalarak huzur ve mutlu bir hayat başlamıştı.

Allah (c.c.) dini İslam Medine-i Münevvere’de gelişecek, güçlenecek devlet olacak ve oradan da bütün dünyaya yayılacaktı.
52 maddelik İlk “İslam anayasası” hicretten sonra düzenlenmiştir. Müslümanlar arasında, İslam kardeşliği hicretten sonra olmuştur.

Kuba ve Mescid-i Nebevi” gibi cemaatleşmenin ruhu olan ilk İslam mabetleri hicretlekurulmuştur.”Suffe” adı verilen ilk İslam mektebi hicretten sonra açılmıştır.

Onun için hicret, yüce İslam nizamının bütün dünyaya yeni bir hızla yayılmasıdır. Hicret, kahramanlıktır,

Hicret, ilimdir, mekteptir,,devlettir. Hicret, mabettir, cemaat tır, kardeşliktir.

Hz. Ömer (.r.a.) devrine kadar Müslümanlar arasında çeşitli olaylar tarih başlangıcı olarak kullanılıyordu. Bu ise karışıklığa sebep oluyordu.

Bunu önlemek için Halife Hz. Ömer (.r.a.) zamanında, Hicri takvimin birinci senesi olarak alınmış ve sene başı olarak ta Muharrem ayı kabul edilmiştir.

Hicri yılbaşı 1-Muharrem–1439–21-Eylül- 2017-Perşembe.

Müslümanların yeni yılbaşsısı Muharrem ayı ile başlamaktadır.

Hicret ve yeni yılbaşımız mübarek olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed