Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ'ya mahsustur.Salatü selam Hz.
Muhammed (sav) aline ve ashabına olsun.

 Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe asla
erişemezsiniz.” (Âl-i İmran, 92)

Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Rahmetim herşeyi
kuşatmıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere
ve ayetlerimize inananlara lütfedeceğim”. (A’râf,156.)

Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah,
zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.”
(Ebû Dâvûd, zekat)

Uçsuz bucaksız kâinatı yaratan ve idare eden Yüce Allah’tır. O
Mâlikü’l-mülktür, mülkün gerçek sahibidir. İnsanı en güzel biçimde var
eden, imtihan için bu dünyaya gönderen ve sayısız nimetleri insanın
önüne seren de O’dur.

İnsanoğlundan beklenen ise yaratılış gayesine uygun bir hayat
sürmektir. Yaratıcısına boyun eğmek ve samimiyetle kulluk etmektir.
O’nun emir ve yasaklarına uymak, ihsan ettiği nimetlere şükretmektir.

Rabbimizin bize lütfettiği her nimetin kendine has bir şükrü vardır.
Zenginlik nimetinin şükrü de zekât ve sadaka vermek, infakta bulunmak
tır.

Zekât ve infak, Cenâb-ı Hakkın bize emanet ettiği mal ve serveti
ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaktır. Kimsesizleri, yetim ve öksüzleri
koruyup gözetmek, zenginle fakir arasında gönül köprüleri kurmaktır.
Malımızı ihtiyaç sahiplerinin haklarından arındırmak ve
bereketlendirmektir.

Şefkat ve merhameti yüklenmek, kin ve haset ateşini söndürmektir.
Cimrilik hastalığından korunmak, cömertlik erdemine kavuşmaktır. Hırs
ve tamah girdabından kurtulmak, kanaatkâr ve diğerkâm bir ruha sahip
olmaktır. Hâsılı mal ve servetin gerçek sahibini idrak etmek, kulluk
bilincini diri tutmaktır.

Allahu Teâlâ'nın kitabını okuyan, peygamberimiz (sav) sünnetine uyan
müminler, mallarını varlıkta ve darlıkta, gizliden ve açıktan, gece ve
gündüz infak ederler.(Bakara,274;)

Mallarını helal yollardan kazanırlar. Zekâtlarını verirken karşılığını
yalnız Allah'tan beklerler. “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak
etmedikçe iyiliğe asla erişemezsiniz.” (Âl-i İmran, 92.) ayetinin
sırrına taliptir onlar.

Bilirler ki, sadakayla mal eksilmez ve dar zamanda ihtiyaç sahiplerine
el uzatmak, aslında kendilerinin ahiret azığıdır. Malın kötüsünü değil
iyisini verirler. İnanırlar ki asıl servetleri, dünyada tükettikleri
değil, ahiret yurdu için tasadduk ettikleridir.

“Allah yolunda harcayın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye
atmayın.”(Bakara, 195.) buyruğuna uyarak yapacağımız hayırlarla
dünyevi ve uhrevi tehlikelerden korunalım. Zekât, fitre, sadaka ve
infakımızla, bir yetimin yüzünü güldürelim

Bîçare bir yüreğe dokunalım. Bir yaraya merhem olmanın huzurunu
yaşayalım. Gönülden vermekle şükür kapısından girildiğinin, bir
nimetin bin olacağının bilincinde olalım.

Vermenin de bir adabı, infakın da bir ahlakı olduğunu unutmayalım.
Bize emanet edilen serveti Hz. Allah yolunda harcarken başa kakma ya
da gönül incitme gibi bir hataya asla düşmeyelim.

Rabbim kendi yolunda daim eylesin cennette sevgili peygamber efendimiz
(sav) komşu eylesin.Amiin

Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed