بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
YÜRÜYEN KUR’AN
Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam bütün insanlığın efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) e olsun.
Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezberleyen kişiye hafız denir.
Hafızlar, Allah Resülünün özel iltifatına mazhar olan insanlardır.”Hafız olup da Kur’an-ı Kerim’i okuyan kimse, meleklerle beraberdir”(İbni Mace, Edep)hadisinde bildirildiği gibi, hafız her an meleklerle birlikte, meleklerin arasında, meleklerle iç içedir.
Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları olay, Kur’an’ın okunduğu ve dile getirildiği yerlerdir.
“Hafız” sadece Kur’an-ı Kerim’in lafzını hafızasına alıp beynine hapseden değil, onun manasını kalbine ve beden ülkesine nakledip koruyan, hükümlerini muhafaza eden, lafız ve manasını sinesinde himaye edip, gönül aynasında seyredip devamlı gözeten, hürmete ve Cennete layık bir kişidir. Yani ”Hafız” yaşayan ve yürüyen Kur’an’dır.
Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hafızları “Abese Suresi”nde sözü edilen vahiy getiren meleklere benzetmiş ve hafızların cennette onlarla beraber olacağını müjdelemiştir.
Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında vahiy kâtiplerince yazılmış ve birçok sahabe tarafından ezberlenmiştir. Kütüb-i Sitte’de bulunan bir hadis-i Şerif şöyledir:
Hazreti Ebu Said el-Hudri (r.a.) anlatıyor:
Allah Rasülü (s.a.v.) buyurdular ki: ”Kur’an ehli (yani onu okuyan, onunla amel eden) cennete girdiği vakit kendisine: ‘Oku ve yüksel!’ denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bir derece verilir. Böylece o bildiği ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alır).” Hazreti İbn-i Abbas’danr.a.(r.a.) rivayet edilen bir hadis şöyledir: Rasulullah (s.a.v.) buyurdular ki:
”Kim Allah’ın (Celle Celalühü) kitabını öğrenir ve sonra da onda bulunanlara uyarsa Allah (Celle Celalühü), onu dünyada delaletten çıkarıp doğru yola sev keder, ahir ette de kötü hesaptan korur.”
Selam ve dua ile