Bismillahirrahmanirrahim

Bütün hamtlar  Allahu Teala hazretlerine mahsustur. Binlerce Salat ve
selam Hz. Muhammed (sav) aline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

Değerli okurlarım! Allahü Teala hazretleri  insanlara bahşettiği en
büyük nimetlerden birisi de şüphesiz ki zamandır.

Alemlerin efendisi (sav) bildirdiği gibi zaman, insanoğlunun kıymetini
bilmediği iki nimetten birisidir. Diğeri ise sağlıktır.

Zaman: vakit, çağ, devir, süre, mehil gibi anlamlar taşımakta ise de
herkesin üzerine görüş birliğine varacağı bir tanımını yapmakta mümkün
görünmüyor.

Zamanı ve her şeyi yaratan Allahü Teala hazretleri zaman ve zamanın
bazı dilimleri üzerine yemin ettiği gerçeğini göz önünde bulundurmak,
zamanın önemini kıymetini kavrayabilmek için gerekli ve yeterli bir
görevdir.

Kur’an-ı Kerim’de zaman; dehr, asr, vakit, çağ, yıl, ay, gün, gündüz,
gece, an, ebed gibi zaman bildiren kelimelerin 974 defa zikredilmiş
olması ve hemen hemen her surede zamanla ilgili bir ifadenin bulunması
Allahü Azimuşşanın zamana verdiği önemi ortaya koymakta ve bizimde
zamanın kıymetini bilmek hususunda ne kadar hassas davranmamız
gerektiğini bildirmektedir.

     Kur’an-ı Kerim’de Zamanla ilgili ayeti kerimeler:

Canlı, nefes alıp veren bir zaman tarafından kuşatılıyoruz:“Nefes
aldığı zaman sabaha yemin olsun ki…”(Tekvir, 18)

Bazen ensemizde hissediyoruz rüzgârını, bazen yüzümüze vuruyor tatlı
meltemi. Öyle anlar oluyor ki uyuyuveriyor zaman; yakkabılarımızı
çıkarıp sessizce geziniyoruz. Bazen de neşesi kuşatıveriyor bizi;
coşuyoruz.

Aynı zamanda insanın ilk imtihanıdır zaman. Şeytan, insanı sonsuzluk
vaadiyle yasak meyveye yönlendirmiş ve böylelikle cennetten
indirilmesine neden olmuştur. (Taha,120).

Peki niçin? Secde ettiği Rabbini bizlere hatırlatması için:Ey
insanlar! Siz de gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın olan
saatlerinde namaz kılın. (Hud, 114)

 “Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı
bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O’dur. Allah
bunları, ancak bir hikmete binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme
ayetlerini açıklamaktadır.” (Yunus, 5)

Vaktin hesabını bilmek, Kendi muhasebemizi yapmak için: “Nasıl ki
güneş ve ay belli bir hesap ile akmakta ise (Rahman, 5)

"Siz de hesapsız, rastgele yaşayamazsınız.” Allah Teâlâ, Fussilet
Sûresi 37. ayet-i kerimede “Güneşe ve aya tapmayın!” uyarısı ile
kullarına, zamanlarını kendi istekleri doğrultusunda değil, Allah
(c.c) emirlerine itaat ederek geçirmelerini emretmektedir. Çünkü
zamanın tayini için yaratılmış olan güneş ve ayı zikrederek, zamana
dikkatleri çekiyor.Hz.Allah doğrusunu bilir.

Kıyamet saatinde, kendisiyle vaktin hesabının yapıldığı güneş ve ay
dürülür,  yol gösterici olan yıldızlar dökülür.(Mürselât, 82).

Zamanla kayıtlı olan varlıkların da, artık dünya hayatlarının sonu
gelmiştir. “Zaman”ın sona erdiği o gün, suçlulara dünyadaki hayatları
“bir saat”miş gibi gelir. (Ahkâf, 35, )

“Kendinizi o kadar kaptırdınız ki zevk ü sefa içerisinde, vaktin
hesabını yapmadığınız için nasıl geçtiğini anlayamadınız.” Allah’ın
indinde ise bir gün 1000 yıl (Secde, 5,)

Tüm bunlar, bize zamanın izafi olduğunu gösterir.Çok kısa sürede uzun
soluklu rüyaların görüldüğü uyku ise bize zamanın izafiliğini
yaşatır.Allah,uyku ile âdeta ölmeyeni bir tür ölüme sokar.(Zümer 42).


Zaman bizatihi kendisi değerli değildir. Onun değeri o vakitte yapılan
ile doğru orantılıdır. Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olması,
Kur’an-ı Kerim’in o ayda inzal olmasındandır.(Kadir 1-5).

Hayatta bazı anlar kaçırıldığında ise telafisi yoktur. Allah zamanın
önemini kavramamız için Arafat’ta vakfeye dikkatleri çekiyor. (Bakara
198)

Tek sermayemiz olan zamanı, iyi değerlendiremezsek iflasa
sürüklenebiliriz. Altın vakit: Cuma vakti. Allah, mü’minlerin bir
araya toplandıkları Cuma vaktinin, dünya nimetlerinden daha değerli
olduğunu göstermek için bu vakitte alışverişin terk edilmesi
gerektiğini buyuruyor. (Cuma, 9)

Zamanın akması ve gece gündüzün değişmesinde korunan bir topluluk için
nice ibretler vardır. (Yunus, 6)

Allah, rahmetinin sonucu geceyi istirahata elverişli, gündüzü de
geçimin sağlanması için aydınlık yapmıştır. ( Yunus, 67,)

“Eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam
ettirse, Allah’tan başka size ışık getirecek tanrı kimdir? Hâlâ
işitmeyecek misiniz?  Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü
ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka,
istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek kimdir? Hâlâ görmeyecek
misiniz? “ (Kasas 71-78)

Aslında Allahü Teala’nın  tanıtmış olmasından dünyada bütün zamanlar
birbirine eşittir.

Ancak, Mevlanın koyduğu bir takım kurallar ve belirli bir zaman
cereyan etmiş bazı olaylar, bazı zamanları diğer zamanlardan üstün
kılabilir.

Mesela, yıllar içinde Peygamber (sav) dünyaya geldiği, veya hicret
ettiği yıl; aylar içerisinde, Ramazan-ı şerif ayı;

 Gün içinde seher vaktinin günün diğer vakitlerinden üstün olduğu
bilinen bir husustur. Yine gün içinde, namaz vakitleri; namaz
vakitleri içinde, bunların ilk anları değer itibariyle üstündür.

Bütün zamanlar içinde en üstün zaman dilimi şüphesiz ki Asr-ı
Saadet’tir. Yani her şeyin yaratıcısı olan Hz. Allah (c.c.) her şeyi
yüzü suyu hürmetine yaratmış olduğu Güzeller Güzeli’nin (sav) dünyayı
şereflendirip, insanlığı sapıklığın her türlüsünden kurtardığı ve
insanlığın ufkunu, kıyamete kadar aydınlatacak kuralları getirdiği
zaman dilimi.

Bütün zamanların en şereflisi en büyük inkılâp en devamlı devrim
süreci Allahü Teala’nın bütün insanlığa örnek ve önder ettiği Sevgili
Habibi’nin (sav) damgasını taşıyan örnek devir.

Fahri Kâinatın efendimiz (sav) .insanların arasında bulunduğu bu kutlu
dönemden sonra kıymet itibariyle zaman şöyle sıralanabilir:

1-Ashab-ı Kiram’ın Sevgililer sevgilisi (sav) irtihalinden sonra yaşadığı devir.

2-Ashabı kirama tabi olanların (tabiin) dönemi.

3-Tabiini takip eden kimselerin (etbaü’t-abiin) yaşadığı dönem.

Görüldüğü gibi zaman, maddeten ondan uzaklaştıkça değerini yitiriyor.
Toplum mana itibariyle Muhterem efendimiz (sav) yaklaştıkça, insanlar
O’nun getirdiği kurallara uydukça hem kendileri şereflenecek hem de
yaşadıkları devri şereflendireceklerdir.

Zamanı boşa harcıyoruz. Kıymetini bilmiyoruz çoğumuz. Boş şeylerle
geçiyor elden kaçıyor. Ömür bitiyor ortada bir şey yok… Dönüp
baktığımız zaman koca bir ömür boşa geçmiş…

Sonra tabi çok kederleniyoruz üzülüyoruz; ah vah ediyoruz ama zaman
bir daha geri gelmiyor.
Hâlbuki sevgili Peygamberimiz (sav ne güzel dua etmiş ,

“Zamanını bilene Allah rahmetine erdirsin” Yani zamanının kıymetini
bilene Allah merhamet etsin diyor. Ve yine bizleri bir hadisiyle
uyarıyor sevgililer sevgilisi (sav):
Şüphesiz dünya geçici ve durmaksızın arkasını dönüp gitmektedir. Ondan
kalan, sahibinin içip de kabın dibinde bıraktığı kalıntı su kadar bir
miktardır"
Dünya hayatı bir anlık bir zamandan ibarettir. O halde onu Hz. Allah
(c.c.) yolunda geçiriniz.

Ademoğluna kıyamet günü şunlar sorulmadıkça asla yerinden ayrılmaz:

1-Ömrünü nerede ve ne şekilde geçirdiğinden,

2-İlmi ile ne yaptığından,

 3-Malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve Bedenini nerede yıprattığından.

Hz.İsa (as) ın hikmetli sözleriyle şöyle buyuruyor:

Dünya üç gündür:

1- Dün: Geçmiştir elinde ondan bir şey yoktur.

2- Bugün: İçinde bulunduğun andır. Bunu ganimet bil değerlendir.

3- Yarın: Gelecektir; fakat yetişip yetişmeyeceğini bilmiyorsun..."

Rabbim zamanını dolu dolu yaşayanlardan eylesin. Amiin.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed