Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Selamünaleyküm

Hamt Alla hu Teâlâ’ya mahsus, binlerce salat ve selam, iki cihanın
efendisi Hz. Ahmet (sav)’ aline ve ashabına olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

Değerli okurlarım! Selam: Allahu Teâlâ’nın 99’ isimlerinden biridir.
Selam, müminlerin yüreklerinin kapılarını açan bir anahtardır.
Rabbimiz bütün müminleri kardeş ilan etmiş ve bu kardeşliğin sağlıklı
bir şekilde devam edebilmesi için bir takım sevgi esasları ortaya
koymuştur.

Bu esasların en önemlilerinden biri de müminlerin aralarında
selamlaşması ve selamı yaymalarıdır. Çünkü selam bir duadır. Bu dua
müminler arasındaki saygı ve sevgiyi pekiştirir. Barış, rahatlık,
esenlik; Müslümanların birbirleriyle karşılaştıkları zaman, karşılıklı
olarak sağlık ve esenlik dileklerini sunmaları, yani birinin diğerine
"Selâmün aleyküm” demesi; diğerinin ise: "Ve aleykümü's-selâm ve
rahmetullahi ve berekatüh" şeklinde cevap vermesi anlamına gelen bir
İslam ahlakı terimidir.

Müslümanlar arasında, bir şifre, bir dostluk ve iyi niyet işareti olan
selâmı vermek sünnet; almak ise farzdır. Sünnet olmakla birlikte, ilk
insan olan Hz. Âdem (as) sünnetidir.

Efendimiz (sav) Allah Teâlâ Hz. Âdem (as) yaratınca ona: Git şu
oturmakta olan meleklere selam ver ve senin selamına nasıl karşılık
vereceklerini de güzelce dinle; senin ve senin çocuklarının selamı da
bu olacaktır, buyurdu”  Hz. Âdem (as) meleklere, Es-Selam aleyküm,
dedi Melekler, “Es-Selamü aleyke ve rahmetüllah,” karşılığını veriler.
Onun selamına “ve rahmetüllah”  ilave ettiler. (Buhari.)

Sevgilinin selâm ile ilgili talimatı şöyledir: 1-Küçükler büyüklere,
2-binekli atlı veya arabalı olanlar yayalara,  3- yürüyenler,
oturanlara; 4-arkadan gelenler yetişince öndekilere; 5-iki grup
karşılaştığı zaman, az olanlar çok olanlara önce selam verirler"
“Guruplar arası selâmlaşmada ise, grubun birinden bir kişinin selâm
vermesi, diğer gruptan da bir kişinin alması yeterlidir” (Ebu Dâvud,).

Şayet guruptan hiç kimse selâmı almazsa, o gurupta bulunan herkes
günahkâr olur. İslâmî adaba göre bir gruptan ayrılırken ayrılan kişi
tarafından da selâm verilmesi gerekmektedir. Bir kimseden selam
getiren birisine: “Vealeyke’sselam" şeklinde cevap verilir.

Selam kimlere verilmez: 1-Gâvurlara, hiçbir zaman selam verilmez

2- Abdest alanlara, 3-Namaz kılanlara, 4-Hutbe okuyana ve hutbe dinleyenlere,

5-Arkası dönük olanlara. 6-ilimle meşgul olanlara, 7-yemek yiyenlere,

8-Kumar oynayanlara, 9-Açıktan Kur’an-ı Kerim okuyanlara,

10-Vaaz edenlere, 11-Genç ve yabancı hanımlara, 12-İçki içenlere,

13-içki satanlara, 14-Camide oturanlara, selam verilmez.

Mesela, Müslüman camiye erken gelmiş, Almış tesbihi eline derin bir
teslimiyet ve huzur içinde “Allah”Allah”diye yaratanını zikrediyor
veya tefekkür ediyor, açmış Kur’an-ı Kerim’i okuyor, arkadan bir
Müslüman geliyor yüksek sesle selamünaleyküm diyor. Camideki
müminlerin ibadet ahengini bozma hakkımız yoktur, Bu durumda iken
verilen selâmı almamanın bir sorumluluğu yoktur.

İslam toplumu içinde selâmı yaymak, hem Allah'ın emri ve hem de
peygamberimiz (sav) sünnetidir.

Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: "Size bir selâm verildiği zaman, ondan
daha iyisiyle selam verin veya aynıyla karşılık verin.”-Nisa,
Suresi,86). Bu ayetlerden selâmı yaymanın Allahu Teâlâ’nın emri olduğu
açıkça anlaşılmaktadır.

"Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere izin almadan, seslenip
sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu, sizin
için daha iyidir" (Nûr suresi. 27).  Efendimiz (sav) de, birçok
hadislerinde selamın önemi ve yaygınlaştırılmasının gereği üzerinde
durmuştur. Birisi Hz. Peygamber (sav)'e: "İslam’ın hangi işi daha
hayırlıdır" diye sorduğunda, “Yemek yedirmen, tanıdığına ve
tanımadığına selam vermendir" (Buhari).
Efendimiz (sav) "İman etmedikçe Cennete giremezsiniz: birbirinizi
sevmedikçe, olgun bir îmana sahip olamazsınız. Size, yaptığınız
takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda
selâmı yayınız!," (Müslim.). "Şüphesiz ki, Allah katında insanların en
iyisi, önce selâm verendir" (Ebû Davûd,)  Hâdisinden ise, selâm
vermede acele etmenin daha sevap olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek ayetlerden ve gerekse hadislerden anlaşıldığına göre selâmı
yaymak, insanlar arasında dostluk, sevgi ve barışın
yaygınlaştırılması, Müslümanların kalplerinin birbirlerine
ısındırılması bakımından son derece önemlidir. İslâm toplumunda dost
ve ahbaplarla, arkadaş, tanıdık kısaca bütün Müslümanlarla sevgi,
saygı ve samimiyet duygularının geliştirilebilmesi için, karşılıklı
olarak selâm verip-almak gereklidir.
Dargın olduğumuz bir Müslüman’a “Esselamü aleyküm dersek o insanın
içindeki buzlar erimeye başlar ve bizim selamımıza karşılık verecek,
va aleykümselâm diyecektir.
Selâm, yalnızca dışarıda, sokakta, iş yerlerinde verilip-alınmaz; evde
de selâm verilip-alınmalıdır. Peygamberimiz (sav) bu konuda da,
yanında büyüttüğü Enes (r.a)' e şöyle buyurmuştur: "Oğlum! Ailenin
yanına girdiğinde selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun"
(Tirmizî,).

Bir adam efendimiz (sav) gelip, "Esselâmu aleyküm" dedi.

Peygamberimiz de aynı şekilde mukabelede bulundu ve selâm veren adam
oturdu. Efendimiz .(sav) " 10 sevap kazandı" buyurdu. Başkası gelip
"Esselâmu aleyküm ve rahmetullah" dedi. Peygamberimiz de (sav) aynı
şekilde cevap verince, selâm veren oturdu ve Hz. Peygamber, (sav) "20
sevap kazandı" buyurdu. Bir adam daha gelerek, "Esselâm aleyküm ve
rahmetullahi ve berektühû " dedi. Efendimiz de yine aynı şeklide cevap
verince selâm veren oturdu. Efendimiz (sav) "30 sevap kazandı"
buyurdu.”

Akşam yatıp, sabahleyin kalkıldığında da, evde bulunan aile fertleri
birbirine karşılıklı selâm verip-alması gerekmektedir. Böyle
davranmakla, karşılıklı olarak Müslümanların birbirlerine huzur, barış
ve dilemesi gerçekleşmiş olur.
Bir aile ve toplum fertlerinin, birbirlerine bundan daha iyi dilekte
bulunmaları düşünülemez. Rabbime emanet olunuz.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed”