Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teala’ya mahsustur. Salatü selam Hz.
Muhammed (sav) ve selleme aline ve ashabına olsun.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali seyyidina
Muhammed,, Bismillahirrahmanirrahim,,,,,

Değerli okurlarım! Bugünkü yazımda, sizlere çok ilginç yaşanmış bir
hikâyeyi anlatacağım. Okuyunca! Kul hakkının ne kadar önemli olduğunu
göreceksiniz.

Hanefi Mezhebi imamının ismi Numan babasının ismi Sabit’

Hicretin sekseninci- yılında Küfe ’de dünyaya geldi, hicretin yüz
ellinci- yılında Bağdat’ta vefat etti. Kabri Bağdat’ta Azamiye Cami-i
yanındadır.

On sekiz sene hocası Hammaddan fıkıh öğrenen bu zatı muhterem önceleri
ticaretle meşgul olmuştur.

Tabiinden olan “Numan” İmam-ı Azam (büyük imam) birçok hocadan tahsil
ve feyiz almıştır.

Binden’ den fazla talebe yetiştirmiş. İmam Ebu Yusuf, İmam Züfer ve
İmam Muhammed bunlardandır.

Elli beş defa Hacca giden bu zat Islama uygun yaşantısıyla takvanın
üstün haline gelmiştir.

Hak Mezhep imamlarından İmam-ı Azamın babası Sabit Hazretleri
gençliğinde bir gün dere kenarında tam abdest almaya başlayacağı zaman
dere sularına kapılıp gelen bir elma görmüş, Elmayı nereden geldiğini
ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir defa eline alıp
ısırmış.

Hikmeti ilahi, o ana kadar elmanın ne olduğunu düşünmeyen Sabit hemen
hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesi lazım
geldiğini düşünmüş. Abdestini tamamlayıp namazını da eda ettikten
sonra suyun geldiği tarafa doğru gitmeye başlamış.

Elma elinde olduğu halde araya araya, elmanın düştüğü bahçeyi ve
sahibini bulmuş. Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp, elmayı
yanlışlıkla ısırdığını ve hakkını helal etmesini istemiş.

İmam-ı Azamın babası sabitin bu hareketi elma sahibinin dikkatini çekmiş.

Hakkını helal edemeyeceğini, hakkını helal etmesi için bazı şartlan
olduğunu söylemiş. Sabit hazretleri ne isterse yapacağını, yeterki
hakkını helal etmesini isteyip şartının ne olduğunu sormuş.

Elma sahibi de, hakkını helal etmesi için iki, sene, (bir rivayette
yedi-sene) bahçesinde çalışması lazım geldiğini ve kendisine iki, sene
hizmet etmesinin şart olduğunu söyleyince Sabit Hazretleri çaresiz
kalmış.

Ahirette ceza çekmektense, bu dünyada bir şahsa iki sene hizmet etmek
daha iyidir diye düşünmüş. Ve şartlarını kabul ettiğini söylemiş.

Sabit hazretleri, bir elmayı yanlışlıkla ısırdığı için elmanın
sahibine iki sene hizmet etmiş ve adamın işinde canla başla çalışmış.
İki sene dolduktan sonra ada­ma, zamanının dolduğunu ve artık hakkını
helal etmesini söyleyince, adam:

Yine helal etmiyorum. Benim bir kızım var. Onunla evlenirsen ancak o
zaman helal ederim demiş. Hazreti Sabit: Olur demiş.

Adam yalnız kızının kusurlu olduğunu; elinin çolak, gözünün kör.
Ayağının topal, dilsiz ve kulağının sağır olduğunu söyleyip, iyi
düşünmesini ve sonra pişman olmamasını söylemiş.

Hazreti Sabit yine düşünmüş taşınmış boynunu bükerek olur efendim demiş.

Âhirette ceza çekmekten iyidir deyip bu kızla evlenmeyi kabul etmiş...

Meğer Adam, Hazreti Sabit'e kızını vermek için büyümesini beklemiş.
Düğün yapılmış. Nikâh kıyılmış. Zifaf gecesi Hazreti Sabit'e gelinin
olduğu odayı göstermişler.

Sabit Hazretleri içeriye girip, içerde kendisine söylenen evsafla bir
kızının bulunmadığını görünce bir yanlışlık olduğunu zannederek hemen
dışarı fırlamış. Ve durumu oradakilere anlatmış.

Çünkü içerde kayınpederinin söylediğinin aksine her azası yerinde genç
ve güzel bir kız bulunuyormuş.

Kayınpederi bir yanlışlık olmadığını söyleyerek, meseleyi şöyle anlatmış:

"Benim kızım kördür, çünkü bugüne kadar hiçbir erkeğe bakmamıştır.

“Sağırdır; çünkü haram şeylere kulak vermemiştir. Topaldır, çünkü
gayri meşru yolda yürümemiştir." diye saymış, "Senin hanımın o içerde
bekleyendir. Allah mesul etsin evladım " demiş.

Daha sonra seneler geçip bu evlilikten “Numan” dünyaya gelmiş. İşte
Numan okuyup ilim tahsil etmiş ve İmam-ı Azam olmuş.

Annesi, oğlu Numan'ı okuması için hocaya teslim etmiş. O zaman henüz
üç yaşında bulunan Numan üç günde Kur'an-ı Kerimi hatmettiği zaman
annesi,

"Ah oğlum! Baban o elmayı ısırmasaydı, sen daha az zamanda
hatmederdin" buyurmuş.

Allahu Teala bizleri de takva kullarından eylesin... Amin!

Allahu Teala bana söz verdi ki, ümmetimden benim ruhuma ger gün
100-kere salatü selam getirmeye adet eden kimseye 1000-kere rahmet
ederim,

Cennette 1000-derece veririm, 1000-günahını silerim,

1000-altın sadaka vermiş gibi, sevap veririm. Hz. Muhammed (sav)

Allahumme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali seyyidina Muhammed