Bismillahirrahmanirrahim Hamt Alla hu Teâlâ’ya mahsus, binlerce salat ve selam, iki cihanın
efendisi Hz. Ahmet (sav)’ aline ve ashabına kıyamete kadar onun
yolundan gidenlere olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

Değerli okurlarım! Hz. Ömer (ra) Hz. Ebubekir’den (ra) sonra ashab-ı
kiramın büyüğü ve Güzeller güzeli (sav) in ikinci halifesi ve kayın
pederi, Hz. Hafsa Annemizin babası. adaletin ön sözü,. Hulefa-i
Raşidin’den ve aşere-i mübeşşereden, (yani cennetle müjdelenen 10
kişiden biridir)
Hicretten 40 sene önce Mekke-i Mükerreme’de doğdu. Dokuzuncu dedesi
olan Kab’da soyu Peygamberimiz (.sav) soyu ile birleşir. Babası
Hattab, Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden, annesi Hanteme binti
Hişam, Ebu Cehil’in kız kardeşi idi. Künyesi Ebu Hafs’dır.

 İslam’dan önceki Mekke-i Mükerreme toplumunda doğup büyüyen Hz. Ömer
(.ra) nesep ilmini (soy kütüğü) iyi bilirdi. Gençliğinde ata biner ve
güreş yapardı. Babasının koyunlarını güderdi. Sonra ticarette meşgul
olmuş ve çeşitli memleketlere gitmiştir.

 kureyşin elçisiydi. Hicaz bölgesinin o zaman en meşhur ve en büyük
panayırı olan” “Ukaz panayırında defalarca güreşti güreşte birinci
oldu”. Ayrıca hitabetinin üstünlüğü ve ata binmedeki mahareti ile
meşhur olmuştur. Eyere dokunmadan ata binerdi.

Sol elini de sağ eli gibi iyi kullanırdı. Çok heybetli, cesur ve çok
kuvvetli idi. Edebinden, hayâsından Efendimizin (sav) huzurunda o
kadar yavaş konuşurdu ki, Allah Rasulü (sav) ona “Yüksek sesle ya
Ömer, işitemiyorum” buyururdu.

 Bir gün Ashabı Kiramdan bir zat hanımını şikâyet için Halife Hz. Ömer
Bin Hattap (ra) kapısına gider. İçerden yüksek sesle hanımı Müminlerin
Emiri Hz. Ömer (r.a.) kızıp bağırmaktadır.


Adaletiyle dünyayı titreten adaletin sembolü Koca Halife tamam hanım
haklısın hanım der hiçbir şekilde hanımına karşılık vermez sessizce
dinler. Hanımını şikâyet için halifenin kapısına giden, Bu sahabe,
dışardan içerde olanları dinler, şikâyet etmekten vazgeçer, geri dönüp
giderken Hz. Ömer (ra) o anda dışarı çıkar, arkadan adama seslenir,
bir derdin mi var diye. O zat durumu anlatır şikâyetten vazgeçtiğini
söyler.

 Ey Müminlerin emiri. Görüyorum ki, hanımına hiç karşılık vermedin
onun size karşı bağırıp çağırmasına hakaret etmesine, rağmen sen tamam
hanım olur hanım diye hep alttan aldınız karşılık vermediniz, sabırla
onu dinlediniz.

 Adaletin sem bölü, kılı kırk yaran, şeytanın korkup yol değiştirdiği,
Halife Hz. Ömer bin Hattap (ra) hemen tepki gösterir ve şöyle der. O
benim hanımım, Allahu Teala’nın bana emaneti emanete hıyanetlik
yapamam emanete hıyanetlik münafıklık alametidir.

 Münafıklıktan Rabbime sığınırım. O benim hayat arkadaşım,  acılarımı
mutluluklarımı onunla paylaşıyorum. Nefsimi onunla teskin ediyorum,
benim yemeğimi yapıyor, çamaşırlarımı yıkıyor, çocuklarıma bakıyor
evimin bekçiliğini yapıyor, evde akşama kadar sabırsızlıkla yolumu
bekliyor, beyim ne zaman gelecek diye, Ben ona nasıl kızar bağırırım
bu Haksızlık olur.

İlgili ayeti kerimede, Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Onlarla yani
hanımlarınızla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa,
olabilir ki bir şey hoşunuza gitmez de, Allah Teâlâ ondan birçok hayır
takdir etmiş bulunur.” (Nisa.19)

Her haliyle bize en güzel örnek olan Âlemlere rahmet olarak gönderilen
Sevgililer sevgilisi hanımlarıyla istişare yapar, hanımlarına ayrı bir
değer verir, sözlerini dinler onlarla her şeylerini paylaşırdı. Her
konuda bizlere en güzel örnek olan sevgili peygamberimiz (sav) aile
reisi olma noktasında da en güzel örnek olmuştur.


 Hiç şüphe yok ki bu “hane-i saadet” ve aile, yeryüzünde gelmiş geçmiş
ve gelecek hanelerin, kurulacak yuvaların en mesudu, en bahtiyarı ve
en bereketlisi idi. Bu hanede her zaman saadet kokardı.

Maddi yönden dünyanın en fakir hanesi idi. Aylar geçer, bu hanede ne
ateş yanar, ne de bir yemek kaynardı.

 Hanımlarına düşen yer ise birer odacıktan ibaretti. O, peygamberliğin
ruhundaki muhabbete rağmen hanımlarını sever ve şakalaşırdı. Onlarla
kaynaşır, bütünleşir, onlara çok iyi davranır ve muhabbet ederdi.
Allah Rasulü’nün (sav) kadına verdiği değer ne o güne kadar görüldü,
ne de cihanda eşine rastlanamamıştır.

Hz. Aişe validemizle koşu yarışı bile yapardı. Kendini öldürmeye
çalışan müşrikleri bile affederdi. Hanımlarına çok merhametli, çok
nazik davranırdı. Hiç birinden hesap sormaz, bir işi niçin yaptın veya
yapmadın diye kızmazdı.

Bir dönemde dokuz hanımını hiç problem çıkarmadan idare etmişti. İşte
efendimiz (sav) bu kadar ince, hassas, narin bir aile reisi idi. Bütün
hanımlarına karşı aynı sevgi, aynı şefkat ve aynı adaletle hareket
ederdi.

Rasulü Zişan bütün kadınlara karşı kibar ve ince davranıyor ve böyle
davranılmasını da herkese tavsiye ediyordu. Başkasına söylediklerini
de pratik olarak bizzat hanımlarında gösteriyordu..Hz. Aişe annemizden
rivayet edilen bir hadiste “Allah Rasulü (sav) evinde herhangi bir
insan gibi davranırdı. Kendi elbisesini yamar, ayakkabılarını tamir
ederdi ve ev işlerinde hanımlarına yardımda bulunurdu” (Buhari)


“Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır ve
sizin en hayırlınız da, hanımlarına karşı ahlâk bakımından hayırlı
olanınızdır.” Tirmizî, Radâ: 11,)

İslam gelmeden önce cahiliye zamanında, kız çocukları diri diri
toprağa gömülürdü, kadının köle gibi çalıştırılır her türlü hakaret
reva görülür miras hakkı şöyle dursun, insanda bile sayılmazdı. Bugün
de yine aynı bazı yörelerimizde kadının hiçbir hakkı yok, kocasının
bir kölesi, gibi muamele görmektedir.

 Bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Karı koca arasında bir
problem varmış anlaşamıyorlar. Bizi çağırdılar gittik, iki tarafında
karının da kocanında yapması gereken görevlerin olduğunu anlatıyordum
erkek kızdı Hanımına kimsin sen karşımda konuşuyorsun diye bağırmaya
başladı yani hanımını insan olarak görmüyor. Arkasından ağız dolusu
zavallı hanımının suratına tükürdü.

 Ağlamamak için kendisini frenlemeye çalışan hanım yüzüne kocası
tarafından tükürülünce kadın artık dayanamayıp yeter artık dedi
hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, kadının yanında 5-6 yaşlarında bir
kızı vardı annesinin göz yaşlarına boğulduğunu gören kızı anneeeeee
diye çığlığı bastı avazı çıktığı kadar bağırıp ağlamaya başladı..
Birden orada olan herkes şoka girdi.

 Bu elim olayı ne zaman hatırlasam tüylerim ürperir ve gayri ihtiyarı
gözyaşlarıma hâkim olamam.

Kâinatın efendisi peygamber olarak gelmeden önce.. Put peres Mekke
müşrikleride böyle yapardı kadının hiçbir değeri ve kıymeti yoktu,
alınıp satılan bir eşya gibiydi. Kız çocuğu dünyaya getirmek yüz
karası sayılırdı. 4-5- yaşına gelen bu kız çocuğu kendi öz babası
tarafından dayına gidiyoruz diye evden alır. Önceden hazırlamış olduğu
kuyuya götürür bu yavrusunu diri diri atardı, kendi çocuğunun çığlık
koparması, babasına mey sesi gibi gelirdi..

Büyük bir zat şöyle buyurmakta “kara denizde 40 haneli bir köyde 50
tane hafız vardır. Ancak, kadına miras hakkı tanımazlar.”

 Hâlbuki İslâmiyet, erkeklerin eşlerine karşı hoşgörülü olmalarını,
kaba ve sert davranışlardan sakınmalarını istemiştir!!: Bir erkek
hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan
sakınmalıdır.

 İşte Müslümanlara en güzel ölçü örnek. Efendimiz (sav) “Sizin en
hayırlınız, hanımına karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de hanımıma
karşı sizin en hayırlı olanınızım. Kadınlara ancak kerim olanlar
ikram, kötü olanlar da ihanet eder.”( Aclûni, Keşfu’l-Hafa; ) buyurdu.


 Bir mü’min erkek, bir mü’min kadına buğzetmesin! Çünkü onun bir
huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.” (Müslim,)

Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi göstermeli, saadeti evlerinde
aramalıdırlar. Meşru olmayan yollara düşmemelidirler. İffet ve namus
konusunda titiz davranmalıdırlar: "Mümin erkeklere söyle, gözlerini
haramdan sakınsınlar ve ırzlarını zinadan korusunlar. " (Nûr Suresi,
30) ayeti bunu ifade eder. Erkek, hanımına ve çocuklarına dinî
emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir.

 “Koca, kendi mal varlığı ve imkânlarına göre hanımının nafakasını
sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür. (Ebû Davud,
Nikâh, 41).

 Hanımını asla dövmemeli (Buharî, Nikâh, 93),

Hanımını sürekli zan altında tutup onu gizlice takip etmeye kalkış
mamalıdır. (Müslim, İmâre, 56).

Ne mutlu karşılıklı sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü ve tebessümle
birbirlerine bakan, şahsiyetli eşlere. Dünyada temeli atılan bu kutlu
yuvanın ahirette devamına muvaffak olan bahtiyar ailelere. Selam ve
dua ile..

Günün Duası:


Hz. Ömer (.r.a.) her sabah kalktığında şöyle dermiş:

Allahım! Bizi bu sabah taksim edeceğin her hayırdan,

Hidayet vereceğin nurdan, dağıtacağın rahmetten, vereceğin rızıktan,
gidereceğin sıkıntıdan,

 Kaldıracağın Musibetten ve koruyacağın fitneden, en çok nasiplenen
kullarından kıl”

 “Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed”