بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم
           
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
 
Değerli okurlarım! Bugünkü yazımda sizlere yaşanmış çok enteresan bir olayı anlatacağım. Abbasi Halifelerinden Harun-Erreşid’e o devrin Fransa Kralı bir gülfidanı hediye etti. Halife, bu nadide fidanı has bahçeye diktirdi ve bahçıvana da bu fidanı azamı derece de dikkat ve ihtimam göstermesini ve ilk açacağı gülü kendisine getirmesini emretti. Fidan tuttu, yerini beğendi ve bir müddet sonra bir tomurcuk, bir gonca ve bir gül verdi. Bahçıvan, bu gülü koparmağa hazırlanırken, bir bülbülün bu gülün karşısına geçerek acı acı öttüğünü gördü ve sahneyi seyre daldı. Bülbül, öttü öttü ve birden bire kendisinden beklenmeyen bir hareketle güle saldırdı, gagası ve kanadı ile o nefis gülü darmadağın etti.
 
 Bahçıvan soluk soluğa halifenin huzuruna vararak,olup bitenleri anlattı.,affını diledi.Sultan kendisini teselli etti.Üzülme dedi. Olan olmuş..Bunda elbette senin bir kabahatin yok. Seni affettim. Ey bahçıvan: “Bu öyle bir âlemdir ki, buna etme bulma dünyası demişler.” Bu dünya bülbüle de kalmaz. Ardan bir zaman daha geçti. Bahçıvan, bir gün has bahçede çalışırken bir yılanın, o nadide gülü parçalayan bülbülü yuttuğunu gördü ve derhal halifenin huzuruna koşarak, Efendimiz dedi. Keramet buyurdunuz.
 
“Dünya bülbüle de kalmadı.”
 
Az önce, o bülbüllüde bir yılanın yuttuğunu gördüm. Halife, gülümsedi: Ey bahçıvan, dedi. Bu öyle bir âlemdir ki, kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Herkes eninde sonunda yaptığını bulur. Bu dünya âlemi o bülbülü yutan yılana da kalmaz. Bir zaman geçti. Bülbülü yutan yılan otların arasından süzülerek, bahçivanın, ayaklarına sarıldı. Bahçivan da küreğin keskin tarafı ile yılana vurarak öldürdü. Hemen bu haberi de halifeye bildirdi. Halife, yine gülümsedi.
 
“Ey bahçıvan bu dünya sana da kalmaz.”
 
Bir zaman sonra. Bahçivan bir suç işleyerek Halifenin huzuruna çıkarıldı. Halifenin gazabına uğradı ve cellâda teslim olundu. Kendisine son arzun varmı diye soruldu, arzusunu soranlara, Son sözümü ancak halifeye söylerim dedi. Durumu halifeye bildirdiler. Bahçivanın huzuruna getirilmesini emretti ve ne diyeceğini sordu.  Bahçıvan anlatmaya başladı. Efendimiz dedi. Elbette hatırlayacaksınız. Bana bir gülfidanı verdiniz ve ilk çiçeğini size getirmemi emrettiniz. Vaktaki gül kemale geldi, tam koparacağım sırada onu bir bülbül parçaladı. Bunu size arz ettiğim zaman, Dünya bülbüle de kalmaz buyurdunuz. Derken o bülbülüde bir yılan yuttu. Bunu da haber verdiğim zaman.
 
Dünya yılana da kalmaz buyurdunuz.
 
O yılanda benim ayağıma dolandı ve bende o yılanı öldürerek durumu size bildirdiğimde. Dünya sana da kalmaz buyurdunuz. Hepsi hoş iyi amma, Beni bir hiç yüzünden cellâda teslim ettiniz ve gerçekten bu dünya banada kalmayacak. Fakat unutmayınız Ey sultanım, bu öyle bir âlemdir ki, bu yaptığınız sizede kalmaz. Sizde üç beş gün sonra yaptığınızı bulursunuz. Halife insafa geldi, bu haklı sözden ibret aldı. Sultanlığına yakışanı yaptı ve bahçıvanı af etti. İsan mutlaka yaptığını bulur. Ama şurada ama burada, er veya geç, dünyada ve ahrette, Değil insanlar hayvanlar bile buluyorlar. İyilikte böyledir kötülükte böyledir. Bizler ise bunun farkına varamayız da, yaptıklarımız yanımıza kar kaldı sanırız. Sonra, birgün ölüm ansızın önümüze çıkıverir, şaşırıp kalırız. 
 
 Bir musibetin, nerden geldiğini fark edememek, ayrıca bir musibettir. 
 
 Rabbim! Ölüm gelip kapımızı çalmadan dünyada yaşanan olaylardan gereği gibi ders alan kullarından eylesin.
 
        
“Kim bir iyiliğe yol gösterirse (aracı olursa), o iyiliği kendi yapmış gibi sevap kazanır.” (Hz. Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem))
 
“Allah (Celle Celalühü), dışında gördüğü şeyleri içinde de görür.”(Hazreti Ebubekir (Radıyallahü Anh)
 
“Sen kendini küçük bir cisim sanırsın. Hâlbuki sende büyük bir âlem toplanmış dürülmüştür.” (Hazreti Ali (Radıyallahü Anh))
 
 “Başkasına görüp ayıpladığınız ayıbın kendinde olduğunu görmemekten büyük ayıp olmaz.”(Hz. Ömer (Radıyallahü Anh))
 
 
“Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır.”  (Mevlana Celaleddin-i Rumi (Kuddise Sırrahü))
 
 
“Ölmek felaket değildir. Felaket öldükten sonra başına gelecekleri bilmemektir.”(İmamı Rabbani (Kuddise Sırrahü))
 
 
“Akıllı insanın serveti aklında, cahilin zenginliği malındadır.”(Hazreti Osman (Radıyallahü Anh))