Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla

Hamt Alemlerin Rabbi olan Hz. Allaha mahsustur.Salat ve selam Hz.
Muhammed (sav) aline ve ashabına olsun.

  Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

Değerli okurlarım! Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili
Peygamberimiz (sav)’in dünyadaki son günüydü.


O sabah, hastalığından dolayı mescide gidememişti. Evinin mescide
bakan penceresini araladı ve sabah namazı kılan ashabını bir müddet
seyretti. Ashâb-ı kirâmın, saf tutarak Hz. Ebû Bekir’in imametinde
cemaatle huşû içerisinde namaz kıldıklarını görünce çok sevindi,
tebessüm etti ve Rabbine şükretti. ( Buhârî)

Huzur ve güven vaat ederek bizleri toplayan cami, İslam’ın sembolü,
birliğimizin ve dirliğimizin nişanesidir.

 Peygamber Efendimizin ifadesiyle camiler, “Allah katında en makbul
mekânlardır.” (.Müslim, Mesâcid),

Ezanlarıyla insanlığı kurtuluşa çağıran, mihrabıyla küfre ve cehalete
savaş açan, minber ve kürsüsüyle ilim ve hikmetin basamaklarında
yücelten, omuz omuza saf tutan müminlerin kardeşliğini ve ümmet olma
bilincini pekiştiren mukaddes bir yapıdır cami.

Cemaat ise; ibadet amacıyla Allah’ın huzurunda bir araya gelip namaz
kılan Müminlerin ortak adıdır. Cemaat; medeniyetimizde yer etmiş, dinî
bir kavramdır.


Hâlbuki geleneğimizde cemaat olmak, tevhit bilinciyle kaynaşmak,
vahdete ermek demektir.  Birlikte dirliği elde etmektir. Bu yönüyle
cemaat kelimesi kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin fakir,
engelli-engelsiz toplumun her kesiminden, her yaştan ve her sınıftan
Müslümanı içinde barındırır.

Camide bulunmanın ve cami cemaati olmanın bazı kuralları ve adabı
vardır. Mümin, gönül dünyasını durulaştırmak için camiye giderken
Allah Teâlâ’nın “Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde güzel ve
temiz elbiselerinizi giyinin …” (Araf,  suresi. s31)

 Ayeti gereğince beden temizliğine dikkat eder, güzelce abdestini
alır. Kılık kıyafetinin hem temiz hem de namazın şartlarından olan
setr-i avrete uygun olmasına özen gösterir.

 Camide cemaatle kılınan namazın yirmi yedi kat daha faziletli
olduğunu haber veren Allah Resûlü’nün müjdesine nail olmak isteyen
Müslüman, nahoş kokan yiyecekler yiyip camiye gelmenin sünnete aykırı
olduğunu bilir. (Buhârî,)

Güzel kokular sürünür. Hiçbir kardeşine rahatsızlık vermez, onların
huşu içinde namaz kılmalarını engelleyen hal ve davranışlardan
kaçınır. Kulluk görevini ifa ederken kul hakkına girmemeye özen
gösterir.

 Peygamberimizin cemaate yönelik şu uyarısını asla unutmaz. “Dikkat
edin! Hepiniz Rabbinize münâcât ediyorsunuz. Birbirinizi rahatsız
etmeyin!...”( Ebû Dâvûd.)


 Vaaz ve hutbeler, birer eğitim yuvası olan camilerin insanlığı imana,
irfana, ahlaka davet eden sesleridir. Caminin ve cemaat olmanın adabı
olduğu gibi hutbe dinlemenin de bir adabı vardır. Hutbe okunurken huşu
içinde hatibi dinlemek dini bir gerekliliktir.

 Yanındakiyle konuşmak, başka şeylerle ilgilenmek, cep telefonuyla
meşgul olmak hutbenin özünden uzaklaşmaya, mesajını kaçırmaya ve
sevabından mahrum kalmaya sebep olur.


Sevgili Peygamberimiz (sav), bir müminin hutbe esnasında göstermesi
gereken duyarlılığı şöyle ifade etmiştir: “Cuma günü imam hutbe
okurken konuşan arkadaşına: ‘Sus!’ desen bile hatalı bir iş yapmış
olursun.”  (Buhârî, Cum’a )

  Namazlarımızı cemaatle eda etmeye gayret göstererek camilerimizi
canlı tutalım. Resul-i Ekrem Efendimiz ile aydınlanan asr-ı saâdette
olduğu gibi, bugün de ailece camide olalım, çocuklarımızı camiye
alıştıralım.


Yaramazlıklarını bahane ederek onları camiden uzaklaştırmak yerine,
caminin ve cemaat olmanın değerini anlatalım, adabını öğretelim. Hele
hele şu mübarek günlerde.


Kadın-erkek bütün Müslümanlar, gönülden bağlı olduğumuz camilerimize
hürmette kusur etmeyelim. Vaaz ediliyor veya Kur’an-ı Kerim okunuyor
ise can kulağıyla dinleyelim.

Cuma namazının geçerlilik şartlarından biri olan hutbenin, namazın bir
parçası olduğunu unutmayalım. İlgi ve alakamızı sadece hatibe ve
hutbeye verelim.


Sözün en güzelini dinleyip ona uyanlardan olalım. Her daim Allah’ın
huzurunda ve ibadet halinde olduğumuzun idrakiyle yaşayalım. Selam ve
dua ile.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed