Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teala’ya mahsustur. Salatü selam Hz.
Muhammed (sav) ve selleme aline ve ashabına olsun.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina
Muhammed,,   Bismillahirrahmanirrahim,,,

Değerli okurlarım! Fahri Kainat efendimiz (sav)’in âdetiydi. Medine-i
Münevvere pazarına gider, oradaki insanlarla hasbihal eder ve pazarın
durumunu kontrol ederdi.

Yine böyle bir gün Medine-i Münevverede pazar yerinde dolaşırken bir
buğday satıcısına rastladı. Buğday yığınını eliyle yokladı. Üstü kuru
olan buğdayın altı ıslaktı. Sebebi sorulduğunda satıcı, buğdayların
yağmurdan ıslandığını söyledi.

Bunun üzerine Güzeller güzeli (sav) satıcıyı şöyle uyardı: “Öyleyse
insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi?
“Bizi aldatan, bizden değildir!” (Müslim, İman)

 Yüce dinimiz İslam, helal ve meşru yollarla kazanç temin etmemizi
emreder. Allah rızasının, kul hakkının, helal-haram hassasiyetinin
gözetilmediği her türlü alışverişi ise yasaklar.

Bir Yeti kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

 “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla değil,
karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile kendinizi
mahvetmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa ,29,)

İslam’a göre ticaret ahlâkının en önemli ilkesi doğruluk ve
dürüstlüktür. Mümin, elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu
kimsedir.

Mümin işinde, gücünde, ticaretinde daima güven verendir. O, alırken de
satarken de doğru ve dürüst olduğu ölçüde Allah’ın rızasını
kazanacağını bilir. Yalan ve hileye asla tevessül etmez.

yalan ve hile ile elde edilen malda hiçbir hayır yoktur.

Allah’a ve ahiret gününe inanan bir mümin, işinde ve ticaretinde
harama ve gayr-ı meşru kazanç yollarına başvurmaz. Ölçü ve tartıda
adaletsizlik yapmaz. Malını satmak için yemin etmez. Karaborsacılık
yapmaz, fırsatçı davranmaz.

Fâhiş fiyatlarla insanları mağdur etmez. Alışverişte fiyatları
kızıştırmaz, başkasının pazarlığını bozmaz. Hâsılı, dünya hırsına
kapılıp da harama bulaşmaz.

Peygamber Efendimiz (s.a) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve
güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” O
halde geliniz, fani olan bu âlemde dünyalığımızı kazanırken
ahiretimizi unutmayalım.

Boğazımızdan bir lokma dahi haram geçirmeyelim. Hanelerimiz ve
sofralarımız helalle bereketlensin. Ahlakımız iktisat ve itidal, şükür
ve kanaat olsun.

 “Eline, diline, beline sahip ol! Kapını, kalbini, alnını açık tut!
Eşine, işine, aşına özen göster. Harama bakma, haram yeme, haram içme!
Yanlış ölçme, eksik tartma! Dünya malına tamah etme! Kuvvetli iken
affetmesini, hiddetli iken yumuşamasını bil!” (Tirmizî, )

Allahu Teala Buyuru yor ki: Bir kul 40 yaşına geldiğinde! Ondan 3
belayı kaldırırım.

1-Delilik 2-Cüzzam. 3-Baras hastalıklarını kaldırırım.

50-yaşında kulumun hesabını kolaylaştırırım.

60-yaşında bana yöneltirim kendimi ona sevdiririm.

70-yaşında Meleklere bu kulumu sevin derim.

80-yaşında kulumun kötülüklerini silin iyiliklerini yazın derim.

90-yaşında Meleklerime derim ki, Allah'ın yeryüzündeki esirini görmek
isteyen bu adama baksın.

90-yaşına gelen adama Rabbim ailesine şefaat etme hakkı tanır.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed