بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.

Değerli okurlarım! Bugün sizlere yaşanmış bir hikâye anlatacağımBir dostum anlatmıştı. Anadolu’nun bir köyünde dinine bağlı, çevresi tarafından sevilip hatırı sayılan, aynı zamanda babası da o çevrede molla hasan diye tanınan büyük âlimlerinden olan bir zatın oğlu âli amca bu aileye de o köyde hocagiller diye tınınırmış. İşte bu Ali amcanın iki oğlu iki kızı varmış. Erkeklerden büyüyün ismi Ammar onsekiz yaşında küçük oğlunun ismide Mehmet miş onyedi yaşında

Ali amca çocuklarını islama göre yetiştirmeye çalışır ve onlara daima namazınızı kılın diye namaz üzerinde çok dururmuş. orucunuzu tutun, haramlardan sakının Allah’(c.c.) dan korkun diye nasihat edermiş. Kendi köyünün genç ihtiyar demeden her kesimden insanları, özellikle kış gecelerinde kendi hanesinde toplar onlara, Kur’an- Kerim öğretir, Hz. peygamber (s.a.v.) hayatını, ashabın hayatını, kendi üslubuyla anlatır. Onlarda büyük bir zevkle dinlerlermiş.

Ayrıca bu insanlara kendi imkânlarına göre izzet ve ikramlarda bulunurmuş. Çevresi tarafından takdir edilen bu Ali amca, kendi çocuklarına da namazın faydalarını, faziletlerini ve dini bilgileri öğretirmiş. Namaz kılanların cehennemin üstüne kurulan sırat köprüsünden hızlı bir şekilde geçeceklerini ve doğruca cennete gireceklerini, namaz kılmayanların da bu sırat köprüsünde bulunan çengellere takılarak cehenneme düşeceklerini ve orada azap göreceklerini. Mahşerde ilk hesap namazdan olacaklarını da anlatırmış.

Büyük oğlu Ammar namaza son derece düşkünmüş namazlarını hiç aksatmadan hemde camide cemaatle kılmaya gayret gösterirmiş. Camideki Cuma günkü imamın hutbe sinide büyük bir zevkle dinler eve geldiğinde annesine babasına ve kardeşine anlatırmış. Ali amcanın küçük oğlu Mehmet’se abisinin tam tersine namaz kılmamaya camiye gitmemeye özen gösterirmiş. Hem namaz kılmadığı gibi hemde kıldım diye yalan söyleyerek güya babasını kandırırmış. Ali amcada oğlu mehmedin namaz kılıp kılmadığının tabi ki farkındaymış.

İşte bu fedakâr baba bir akşam aile sohbetin bitiminden sonra namaz kılmayan oğlu mehmede dönerek şöyle bir teklifte bulunur. Bak oğlum yarın sabah namazından itibaren beş vakit namazını kılarsan bende sana yatsı namazından sonra burada şu kadar bir para verecem demiş. O zamana göre para büyük bir meblağmış, mehmet parayı duyunca düşünmeye başlamış. Düşünmüş taşınmış ve yine parayla namaza bile gönlü razı olmamış. Ali amcanın namazıını hiç kaçırmayan mehmet’den bir yaş büyük olan oğlu Ammar ise, babasının bu teklifi karşısında derin derin düşüncelere dalmış.

Aklından şöyle geçirmeye başlamış aslında babam çok iyi ve iyiliksever bir insan bu teklifi kardeşi için neden yapmıştı. Bir mana verememiş. Hâlbuki ben namazımı hep kılıyorum üstelikte camide cemaatle, Ammar’da düşünmüş şu karar varmış. Bende babama söylesem acaba banada para verirmi ve bütün gayretini toplayarak babasına şöyle demiş babacım bir şey söyleyebiliriyim demiş. Babasıda namazını kıldığı ve dinine çok düşkün olduğu için bu oğlunu çok severmiş ama sevdiğin de belli etmezmiş şımarmasın diye.

Ali amca da söyle benim oğlum demiş. Ammar söze başlamış: Baba şey diye ezilerek söze başlamış diyecektim ki kardeşim Mehmet hiç namaz kılmıyor. Birde namazlarımı kılıyorum diye size yalan söylüyor sizi kandırıyor. Bende senin oğlun değilmiyim bende namazımı kılıyorum hemde camide cemaatle bana para yokmu diyecektim demiş. Babası Ali amca bu teklife sevinir ve şöyle der. Bak oğlum sanada para verecem ancak bir şartım var. Ammar şaşkınlıkla sorar. Buyurun babacım demiş. Babası cevap vermiş sende namazını kılmadığın gün benden kardeşin mehmede verdiğim paranın iki kat fazlasını alacaksın der. Evde hemen bir sessizlik hâkim olur. Anneleri Fatma Hanım ve bütün aile fertleri ‘nin gözleri Amma’rın yüzüne çevrilir. Ammar birden iliklerine kadar ürperir tüyleri diken diken olur.


Yanakları kızarır gözlerinden gayri ihtiyari yaşlar süzülmeye başlar. Kendi kendine bir şeyler söylemeye çalışır fakat söyleyemez sesi kısılır kelimeler boğazına düğümlenir ve arkasından sessizce geriye döner o titrek sesiyle hayır hayır ben bunu yapamam ve toplantı yerini terk ederek odasına çekilir.

Ellerini yüzüne kapayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Aile fertleri bu manzaraya bir mana veremezler. Biri namaz kılmamakla ödüllendiriliyor. Namaz kılan öteki oğlu ise namaz kılmadığı gün ödüllendirilecek. Anne Fatma Hanım oğlunun bu şekilde ağlayarak odayı terk etmesine son derece üzülür ve Ali amcaya çığlığı basar, şöyle der. Bey yaptığını beyendinmi? Çocukların içinde zaten bir çocuğun var namazını kılan dinine düşkün onu da ağlattın der. Fatma Hanım ağlayarak toplantıyı terk eden Ammar oğlunun odasına gider oğlunu teselli eder bak oğlum baban senin namaz kılmayı ne olursa olsun bırakmayacağını bildiği için öyle söyledi der. Bir anne şefkatiyle Oğlunu kucaklar sever öper bağrına basar, saçlarını okşar ve gözyaşlarını siler. Bak oğlum baban seni namaz kıldığın için daha çok seviyor ancak sizi küçük bir imtihana tabi tuttu, der ve oğlunu teselli eder.

Rabbim evlatlarımızı abdestli, namazlı, Kur’anlı tesettürlü peygamberini ,vatanını seven İslam bağlı birer hayırlı evlat olmayı nasip eylesin..

Selam ve dua ile