بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
10 TANE YETİM VARDI
     Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam bütün insanlığın efendisi Hz. Muhammed Mustafa  (s.a.v.) e olsun.
 
      Merhamet ve şefkatten başka bir şey düşünmeyen Kâinatın Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa’da (s.a.v.) de bir yetim ve öksüzdü. Dünyaya teşrifine birkaç ay kalmıştı ki, babası Abdullah6, yaşında ise annesi vefat etti.
 
      Baba sevgi ve şefkatini anne ve dedesinden gördü. Onun yetim olarak başlayan hayatı önce annesini daha sonra da dedesini kaybetmesiyle devam etti.
 
     Dedesinin vefat etmesi sebebiyle amcası Ebu Talib’in koruması altına girdi. Çocukluğunda kendisine bakan birçok kadın olmuştu.
 
     Bunlara hayatı boyunca Anneciğim diye hitap etmiştir. Mesela çocukluğunun bir kısmını geçirdiği Ebu Talib’in eşi Fatıma hanıma Anneciğim diye ilgi gösterirdi.
 
     Dadısı Ümmü Eymen’e de Anneciğim diye hitap eder ve onun için “Bu benim ailemin bir bakiyesidir” derdi.
 
   Sütannesi Hatime’ye yer gösterir, saygı hislerini belirtir, ayrıca ona maddi destek sağlardı. Kendisine süt emziren Süveybe ile de ölünceye kadar ilgilenmiş, para ve selam göndermiştir.
 
     Habibullah’ın (s.a.v.) kendi evinde de yetim eksik olmazdı. Hazreti Hatice (r.anha.) ile evlendiğinde Hazreti Hatice validemizin (R Anha) ölen kocasından Hint isminde 1. erkek çocuğu vardı. Rasuli Ekrem (s.a.v.) o yetime kendi öz çocuğu gibi bakmış ve yetiştirmişti.
 
   Yetim olan Rasulü Zişan (s.a.v.) Hazreti Ümmü Seleme (R. Anha.) ile evlendiğinde beraberinde  5. yetimi vardı. Efendimiz (s.a.v.) ona beraberinde yetim çocukların bulunmasının evlenmesine bir engel olmayacağını söyledi ve böylece kabul etti.
 
     Bu çocukların babası Ebu Seleme (R. a) seçkin sahabelerdendi. Bir savaşta şehit olmuştu. Bu çocuklar Peygamberimizden (s.a.v.) öz babalarını aratmayacak, hatta daha sıcak bir şefkat görmüşlerdi.
 
      Yine Rasulü Ekrem (s.a.v.) Hazreti Sevde (R. Anha.) ile evlendiğinde onun da 4 yetimi vardı. Yapılan savaşlar sonunda şehit düşen sahabelerin çocukları yetim kalıyordu.
 
     Kâinatın Sultanı (s.a.v.) bu çocuklara ayrı bir ilgi gösterir, onları yalnız bırakmaz, ihtiyaçlarını karşılardı. Bazılarını da bizzat kendi himayesine alırdı.
 
     Yetimin halini ve psikolojisini Efendimizden (s.a.v.) daha çok anlayan birisi olamazdı, çünkü O, bu hali bizzat yaşamıştır
 
Bu sebeple Duha Suresinde onun da bir yetim olduğu ve Allah (c.c.) tarafından himaye edildiği vurgulanmış, yetimi üzecek davranışlardan sakınması emredilmiştir.
O, Seni yetim bulup barındırmadı mı? O, Seni dalalette bulup hidayet etmedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? Öyle ise yetimi hor görme. Dilenciyi azarlama. Rabbinin nimetini de anlat da anlat.” (Duha Suresi.6)
Hz. Peygamber (s.a.v.) muhatap alan bu sure bize de yetimlerin Allah’ın (c.c.) emaneti olduğu mesajını vermektedir. Bu sebeple onları dertleriyle, üzüntüleriyle baş başa bırakmayıp korumalı ve gözetmeli, kendilerine yetimliğin acısını duyurmamaya çalışmalı, toplum çarkının içinde ezilmemelerine göz yumulmamalıdır.
Yetimler İslam toplumunun himmet ve emniyetine teslim edilmişlerdir. Yüce Allah (c.c.) anne baba şefkatinden mahrum ettiği yetimleri maddi ve fiziki yönden eksik bıraktığı kimseleri dünyada yalnız bırakmayıp emirleriyle koruması altına almıştır.
Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’deki bütün emirler güçsüz, kimsesiz, mağdur ve muhtaç insanları korumaya yöneliktir. Çevremizde bulunan yetimler kadar onlarla muhatap olanlarda en az onlar kadar sınavdadır.
Yetimler, topluma Allah’ın (.c.c.) emanetleridir. Onları istikbale ve hayata hazırlamak, her türlü ilişkilerde hassas davranmak, mallarını korumak, iyi bir izdivaç yapmaları için gayret göstermek tüm toplumun görevidir.
Güzeller Güzeli’nin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şu hadisi büyük bir uyarıdır:
Allahım! İki zayıf kimsenin; yetimle kadının hakkını yemekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.” .(Nesei, Es-Sünenül Kübra, İşaretün-Nisa: 64–363.)
Kimsesizlerin kimsesi olmak, sevgi ve şevkate muhtaç yetim ve kimsesiz çocuklara merhametle davranmak insanlık ve Müslümanlık görevimizdir. Cennette Kâinatın Efendisiyle (s.a.v.) beraber olmanın yolu da, onlara iyi muamele etmekten geçmektedir.
 
Allahu Teala bizi Efendiler Efendisi (s.a.v.) in şef aatına nail eylesin.