Bismillahirrahmanirrahim
 
SEVGİ DUYGULARIN EN YÜCESİDİR
 
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
 
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.
 
Değerli okurlarım! Sevgi, Sevme duygusu, bir kimseye veya bir şeye muhabbet besleme hissi.
 
Çevremize baktığımız zaman, her şeyin sevgi üzerine yaratıldığını, sevgi düşünüp sevgi konuştuğunu görürüz.
 
Sevgi, insanlarda doğuştan bulunan bir duygudur. Sevgi, topluma huzuru ve kardeşliği getiren birleştirici bir unsurdur.

Kur'an-ı Kerim kalplerin sevgi ile birleşmesine önem verir. Mü'minin gönlü sevgi ile doludur.
 
Kin ve düşmanlık kâfirlerin özelliklerindendir. Allah Teâlâ iman edenlerin kalplerini sevgi ile birleştirmiş, onları bu sevgi ve bağlılıkla güçlendirmiştir. Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:
 
"Ve kalplerinin arasını sevgi ile birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydın, yine onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah, onların arasını sevgi ile birleştirdi..." (el-Enfal, 8/63).
 
İnsan için en büyük mutluluk, Allah sevgisine ulaşmaktır. Allah Teâlâ, zâlimleri, fesatçıları, kâfirleri, israfçıları, haddi aşanları, kibirlenip böbürlenenleri sevmez.
 
Buna karşılık takvâ sahiplerini, tevbe edenleri, sabredenleri, ihsan sahiplerini, adâletle iş görenleri, ibadetlerini yapanları, tevekkül edenleri sever.
 
Allah Teâlâ; (Rasûlüm) de ki eğer siz Allah'ı seviyorsanız hemen bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” (Ali İmran Suresi. 31)buyurmuş ve Allah sevgisine ancak O'nun emirlerine uymak, Peygamber’inin yolundan gitmekle ulaşılabileceğini haber vermiştir.
 
Müslümanın görevi, sevgisini iyiye, güzele ve meşru olana yöneltmektir.
 
Sevdiğini Allah için sevmeli, sevmediğini de yine Allah için sevmemelidir.
 
Allahu Teâla’nın sevdiklerini sırf Allah (c.c.) rızası için sevmek, sevmediklerinden yine O'nun rızasını umarak kaçınmak gerekir.
 
Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: Âllah Teâlâ kıyamet gününde "Benim için birbirlerini sevenler nerede? Onları gölgemden başka gölge bulunmayan bir günde Arşın gölgesinde gölgelendireceğim" buyurur (Müslim Birr ve Sıla, 161).
 
Diğer bir hadisi Şerifte, "Bir kimse din kardeşini severse, sevdiğini o kişiye söylesin " (Riyazü's-Salihîn, I, 413).
 
Hz. Ömer'in (r.a.) oğlu Abdullah (r.a) şöyle demiştir: "Allah için sev, Allah için buğzet, Allah için dost ol ve yine O'nun için düşman ol. Çünkü Allah'ın dostluğuna ancak bu şekilde erişilir" (Y. Kandehlevî, Hadis, Müslümanlık, 3, 1123).
 
Şu halde Müslüman, her şeye ve herkese karşı, her türlü çıkar düşüncesinden uzak, sırf Allah rızası için, samimi bir sevgi beslemelidir.
 
İnsan ruhunu olgunlaştıran manevî gıdalardan biri olan sevgi, özellikle çocuklardan esirgenmez. Çocuk ruhunda her türlü iyiliği filizlendirecek olan şey sevgidir.
 
Sevgiden mahrum olarak yetişen çocuklar katı yürekli ve zalim olmaya daha yatkındırlar. Bu mahrumiyet onların ruhunu kesinlikle olumsuz yönde etkiler.

Sevgi, var oluşun sebebidir. Her şey sevgiden doğmuş, sevgiyle var olmuş, sevgiyle varlığını sürdürmektedir.
 
Sevgi, sevenle sevilen arasında meydana getirilen bir ittifaktır.
Sevgi, kalpte bulunan, sevgilinin arzu ve isteklerinin dışında kalan her şeyi yakan bir ateştir.
 
Sevgi, bütün benliğinle sevilene yönelme olayıdır.
 
Sevgi, kökü son derece sağlam, dalları göklere yükselmiş, meyveleri gönülde, dilde ve uzuvlarda görülen hoş bir ağaçtır.
 
Dışa akseden bu belirtiler, dumanın ateşe, meyvenin ağaca işareti gibi kalp ve uzuvlarda etkisini göstererek sevgiye işaret eder. (İhya-Ulum.)
 
Sevgili peygamberimiz (s.a.v.) "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız." (Müslim, iman.)
 
"Sizden biriniz kendisi için sevip istediğini, kardeşi için de sevip istemedikçe gerçek mü'min sayılmaz" (Buhari,)   buyurarak,  Sevgi ve kardeşliği öğütlemektedir.
 
Yunusumuz; "Gelin tanış olalım, sevelim sevilelim" diyor, insanlık bu bilince eriştiği gün; geceleri gündüzleri kadar aydınlık, gündüzleri de cennet bahçeleri kadar huzurlu olacaktır.
 
Fizik âleminde yerçekimi kanunu ne ise, insanlık âleminde sevgi de öyledir.
 
Sevgi birleştirir, kin ayırır, insanları birbirinden ayıran her şey günahtır.
 
Fazilet bahçesinde, insani değerlerle olgunlaşan sevgi güllerini, özenle toplayıp, susamış gönüllere dostluk pınarlarından kana kana sunduğumuz gün, top yekûn insanların bayramı olacaktır.
 
Ahlak duygusunun çiçekler gibi açtığı, hoşgörünün bayraklaştığı, adaletin sançaklaştığı ve yediden yetmişe bütün insanların dostluk içerisinde kucaklaştığı ortamı hazırladığımız gün, hepimizin bayramı olacaktır.
Böylece hem özlediğimiz sevgi dünyası kurulacak, hem de bütün insanlık huzur bulacaktır.
 
Sevgi; acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten, ölüyü dirilten sevgidir. (Mevlana)
 
Kur'an'ı Kerim’in tarif ettiği Müslüman, aşk ve sevgi insanıdır.
"Allah onları, onlar da Allah'ı severler." (Maide .suresi, 54)
 
Buyrulmakla, sevginin ve aşkın Müslüman’da bulunması gerektiği, bu gerçekleştiği takdirde, Yüce Allah'ın mutlaka karşılık vereceği belirtilmektedir.

Biz bu özelliği taşıyan insana mü'min-i kâmil diyoruz. Mü'min-i kâmil, bir merhamet, şefkat ve sevgi sembolüdür. Kur'an-ı Kerim mü'min-i kâmili: şöyle tarif eder.
 
"İman edip Salih ameller işleyenlere gelince; halkın en hayırlısı da onlardır. Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır..." (Beyyine, Suresi,,7-8.).  
 
Kısaca özetlemek gerekirse, insanın kendini bilmesi, kendi benliğine kavuşması, aslî benliği olan Rabbine ulaşabilmesi için tek çıkar yol vardır, o da sevmek ve sevilmekten geçmektedir.
 
İnsan, sevgiyle gerçek aşka ve nihaî gaye olan Rabbine ulaşır.
 
Hem deme! Bende herkes gibiyim, çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.
 Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed