Edebiyat Bizi Arafa Çağırır
 Edebiyat bizi tüm aidiyetlerin dışında arafa çağırır” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kasım Kültür Sanat Etkinlikleri, ‘Edebiyat Bizi Nereye Çağırıyor’ konulu söyleşi ile devam etti. Adapazarı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak katılan Şair ve Yazar Tarık Tufan program sonrasında ‘Şanzelize Düğün Salonu’ isimli kitabını sevenleri için imzaladı.

Okumayı Bilmemek Varoluşu Zedeler
Şair ve Yazar Tarık Tufan, “Gerçek manada okumayı bilmemek, insanın varoluşunu zedeleyen bir şeydir. Bu anlamda gerçek manada harfleri tanımamıza vesile olan şey edebiyattır. Biz edebiyat üzerinden okumayı öğreniriz. Çünkü mübarek elçi, Cebrail ‘oku’ dediğinde; ‘ben okuma bilmem’ cevabını verdi. Daha sonra ise hakikate çağıran bir okuma biçimi hatırlatıldı” dedi.

Farklı Olan Samimiyettir
Tufan konuşmalarını şu şekilde sürdürdü; “Bazen uzaktan baktığınızda duyarlılık olarak gördüğünüz şeyin yakınına gittiğinizde bir kariyer planı olduğunu görebilirsiniz. Benim için ölçü budur. Bir şeyin kariyer planıyla duyarlılık arasındaki farkı samimiyettir. Edebiyatın bizi çağırdığı yer; kariyer planı değil, meseleye dâhil olmaktır. Mesela şuan Rus devriminin ateşli naraları atan adamlarını hatırlamıyoruz. Fakat Dostoyevski’yi hatırlıyoruz. Mesele ateşli Sovyet Rus sloganları atmak değil, mesele Suç ve Ceza’yı yazabilmektedir. Edebiyatın bizi çağırdığı yer Suç ve Ceza’nın dünyası, Raskolnikov’un dünyasıdır.”

Durduğumuz Yerden Rahatsız Olmalıyız
“Edebiyatın bizi bir yere çağırması için durduğumuz yerden rahatsız olmamız gerekiyor. Eğer durduğu yerde son derece zihinsel konforla hayatını sürdürüyorsanız zaten o zihinsel konfor her ne olursa olsun başka bir yere gitmeye manidir. Edebiyatın çağırdığı yer Raskolnikov’un eline baltayı alıp cinayet işlemeyi düşündüğü yerdir. Tam orasıdır. Oradaki derin sahici ahlaki tartışmadır.”

Edebiyatın Çağırdığı Yer
“Edebiyatın bizi çağırdığı yer Oğuz Atay’ın durduğu yerdir. Oğuz Atay’ın bulunduğu yer tam bir araftır. Edebiyat bizi tüm bu aidiyetlerin dışında o arafa çağırır. Ben Nedim Gürsel’ci değil, Oğuz Atay’cıyım. O arafa gittiğinizde karşılaşacağınız başka edebiyat adamları vardır. Mesela Refik Halit Karay oradadır, mesela Kemal Tahir, Cemil Meriç, Peyami Safa oradadır. Bunlar belki birbirleri ile karşılaştıklarında birbirlerinden haz etmezler fakat edebiyatın çağırdığı yere gittikleri için oradadırlar.” Gerçekleştirilen konferansın ardından Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Aktürk, Tufan’a teşekkür ederek günün anısına plaket takdim etti.