Bismillahirrahmanirrahim

Bizleri Müslüman olarak yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd olsun. Âşıkların gözyaşları adedince, denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline olsun.

 “Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed”

Değerli okurlarım! İçki ve Kumar: İslam dininin yasakladığı haramlar arasındaır. Nasıl sonuçlanacağı önceden belli olmayan ihtimalli bir şeye bağlı kalarak mal vermek veya almak, Adı ne olursa olsun bu özelliği taşıyan para veya mal karşılığı oynanan her oyun ve ortak bahis kumardır.

Kolaylıkla mal çarpmak veya çarptırmak olduğu için Kur'an'da "meysir" denilen kumar, kolaylık anlamındaki "yûsr" kökünden gelmektedir.

Kumar, insana yaratıcısını unutturan, namaz kılmaktan alıkoyan, tembelliğe sürükleyen, çalışma gücünü yok edip insanlar arasına kin ve düşmanlık saçan haksız bir kazanç yoludur.

Fert ve toplum hayatında unutulmaz yaralar açan kumarın her türlüsü İslâm dininde haram kılınmıştır. Bu konuda Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurulur.

"Aranızda mallarınızı haksız sebeplerle ve batıl yollarla yemeyin" (Bakara Suresi, 188; )

"Ey inananlar, içki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz şeytan içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister”(MâideSuresi, 90, 91;)

Kumar ve zararları: Yasak ve günah olması bakımından içki ile kumar arasında hiç bir fark yoktur.

Allah Teâlâ her ikisini de, aynı âyet-i kerime ile harâm kılmıştır:

"Ey iman edenler, içki, kumar, putlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden birer pisliktir. Onun için siz bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz." (Maide Suresi, 90).

Oynayana kazanç veya zarar getiren her türlü şans oyunu kumardır. Kumar, haksız yere başkasının malını almak, bile bile ortaklaşa hırsızlık yapmaktır.

Kumar, toplumsal bir felâkettir. Dinin şiddetle yasakladığı bu yıkıcı kötülüğün pek çok aileyi sefil ve perişan ettiği her zaman görülmektedir.

Hırsın verdiği heyecan ile sabahlara kadar kumar masalarından ayrılmayanlar, orada, sağlıklarını, servetlerini, ahlâklarını ve vakitlerini bırakarak insanlıktan uzaklaşır;

Bir gün kazananlar başka bir gün kaybederler.

Kumarda kaybedilen parada çoluk-çocuğun, fakirlerin hakkı vardır. Kazanılan para da meşru değildir.

Kumar yaygınlaştıkça toplumsal zararlar artar. Çalışmanın yerini tembellik alır. İş hayatında verim düşer.

Kumar beraberinde içki, yalancılık, hırs, kin, intikam, cinayet gibi kötülükleri de getirir.

Kumar aile hayatında düzensizliklere, anlaşmazlıklara, ihmallere sebep olur.

Kumar yüzünden, dinini, namusunu, vatanını satan, her türlü kutsal değeri ayaklar altına alan pek çok kişi vardır.

Kumariçki gibi çok kısa bir zamanda alışkanlık hâline gelir.

Bir daha ondan kurtulmak çok zor olur. Bunun için içki ve kumar alışkanlığı çok tehlikeli alışkanlıklardandır.

Sonunda para kazanılan veya kaybedilen, zar, oyun kâğıtları, piyango, spor-toto, loto, müşterek bahis gibi her türlü şans oyunu kumardır.

Bütün şans oyunları başlangıçta eğlenmek ve vakit geçirmek için oynanır. İnsan, kazandıkça kazanma zevki ve hırsı için oynar.

Kaybettikçe, kayıplarını çıkarmak için yine oynar. Sonunda kumarbaz oluverir.

Her şeyini kumarda kaybeden, nesi varsa satan ve kumara yatıran, bütün ömrü sefalet içinde geçen, karısını ve çocuklarını mahveden kumarbazların, başlangıçta kumara bir eğlence gözü ile baktıkları unutulmamalıdır.

Sosyal bir âfet olan kumardan sakınmak kadar çevremizdeki insanları özellikle aile fertlerimizi de bundan korumak önemli bir görevdir.

Kur'an'ı Kerimde âile bireylerinin zararlı kötü işlerden sakındırılıp, Allah ve resûlünün istediği bir yaşantı için eğitilmesi görevi aile reislerine verilmektedir:

"Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun. Ateşin başında sert ve şiddetli, Allah emrine karşı gelmeyen, verilen emirleri olduğu gibi yerine getiren melekler vardır " (Tahrîm Suresi,-6).

Tavla, satranç, dama, iskambil, tenis ve bilârdo gibi oyunların hepsi kumar amacıyla oynandığı ve bunlarla kazanç elde etmek istendiği takdirde, kumar hükmünde olduklarında şüphe yoktur.

Hz. Peygamber (s.a.v.) in tavlayı yasaklayan hadisleri vardır:

"Tavla oynayan, Allah'a ve Rasûlüne âsî olmuştur" (Ebû Dâvud, Edeb)"

Tavla oynayıp, sonra kalkarak namaz kılanın durumu, irin ve domuz kanı ile abdest alıp, kalkarak namaz kılanın durumuna benzer" (Ahmed b. Hanbel, 4, 370).”

Efendimiz (s.a.v.) tavla oynayan bir gurup insana buyurdukioyunla meşgul olan el ve kalplere boş ve batıl sözlere yazıklar olsun” (Beyheki,)

santraç, tavla ve benzeri haram olan oyunları oynayanlara rastladığınız zaman, selam vermeyin selamlarıda almayın”..

Tavlanın Arapça'daki ismi "Nerd"dir. Tavla çok eski bir oyundur. Arapların bunu Farslılardan aldığı söylenir. Buna delil olarak asıl adının "Nerdeşîr" olduğu gösterilmektedir (İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab, 5, 4392).

Tavlánın haramlığı bizzat Güzeller güzeli (s.a.s)'in hadisleriyle sabittir:

Tavlayı oynamak haram olduğu gibi, tavla aletinin alış-verişini yapmak da haramdır (Muhammed Vefâ, Bey'u'l-A'yâni'l-Muharrame, 94-96)

“Müslim, Ebû Davûd ve Ahmed b. Hanbel'in Büreyde b. Hasîb (r.a)'den rivâyet ettikleri bir hadiste Resulullah (s.a.s) Tavla (Nerdeşir) oynayan sanki elini domuz kanına bulaştırmış gibidir" buyurmuştur (İbn Hanbel, 4, 370).

“Muvatta, Ebû Davûd, İbn Hanbel, İbn Mâce, Hakim, Dârakutnî ve Beyhakî'nin Ebû Musa el-Eş'arî (r.a)'den rivâyet ettikleri bir hadiste de, "Kim tavla oynarsa Allah ve Resulune isyan etmiştir" buyurulmuştur (Ebû Davûd, Edeb, 56,).

Bu hadis-i şerifler ışığında tavlanın haram olduğu anlaşılmaktadır. Tavla kumarın bir çeşididir ve kumarın haramlığında şüphe yoktur. Çünkü Resulullah (s.a.s) "Kim arkadaşına; gel kumar oynayalım dese (de oynamasa, bu sözüne kefaret olmak üzere) sadaka versin." buyurmuştur (Buharî, Edeb, 74; Müslim,)

Kumar oynamaya sadece çağırmak bile, keffaret olarak sadaka vermeyi gerektiren bir günahtır. Bütün müdevven fıkıh ekolleri, Hanefi*, Şâfiî, Mâlikî, Hanbelîler, İmamiyye ve Zeydiyye, ayrıca Zahirîler tavlanın haram olduğunda ittifak halindedirler.

Yukarıda geçen hadisler tavlanın haram olduğuna kesinlikle delâlet etmektedir.

İster kumar niyetiyle oynansın, ister başka niyetle oynansın. Çünkü "Tavla oynayan Allah ve Resulune asi olmuştur" hadisi sarih ve sahihtir. Allah ve Resulüne asi olana Cehennem'in gerekli olduğu da açıktır.

Çünkü Cenab-ı Hak: “Kim Allah'a ve Resulune isyan ederse, içinde ebedi kalmak üzere, ona Cehennem ateşine düşmek vardır" (Cin Suresi,-23)

ve "Allah ve Resulunün emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belânın çarpmasından yahut onlara acı bir azabın uğramasından sakınsınlar" (Nûr Suresi,-63) buyurmaktadır.

Tavla ve benzeri oyunlarda sonuç şansa dayanmaktadır. Bu ise önce mücâdeleye ve çekişmeye, sonra hırslanmaya, sonra da kin, düşmanlık ve fitneye sebep olmaktadır.

Tavla genellikle, az bir miktar ile de olsa, kumar olarak oynanmaktadır. İnsanlar ona alışmakta, âdet edinmektedirler.

Kazanmak hırsına kapılan insan, bu hırsla rahatça yalan söyleyebilmektedir.

Yalan yere yemin ise kendi başına büyük günahlardandır. Oynadıkça hırslanan insan, oynadıkça oynamakta, vaktin nasıl geçtiğini bilmemektedir, dünyası âdeta oynadığı oyundan ibaret olmaktadır.

Ayrıca en büyük israfta zamanın boş işlerde harcanmasıdır, zaman çok kıymetlidir. Aldığımız her nefes mazide kalmaktadır, geriye dönüşü yoktur.

Böyle bir insanın gaflete dalacağı tabiidir. Gaflete dalan insan ise haliyle hem Allahu Teâlâ’yı anmasısı, hemde “namaz kılması, oruç tutması, Kur’an-ı Kerim okuması, ibadet yapması” hatırına getirememektedir.

Gün geçmiyor ki basında ve televizyonda içki ve kumar yüzünden yıkılan ocaklar, dul kalan kadınlar, öksüz ve yetim kalan çocukları, insanlar arasında yıkılan dostlukları, üzüntüyle görmekteyiz.

Onun için içki içmekten ve kumar oynamaktan şans oyunları, milli piyango gibi oyunlardan şiddetle uzak duralım.

“Hem deme bende herkes gibiyim. Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder”

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed”