Anaların Sultanı Hz. Âmine Hatun

 

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.

 

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

 

Değerli okurlarım! Güzellerin en güzelinin sevgilisi annesi.  Hz Âmine Hatun Babası Vehbi b. Abdimenaf, annesi de Berra binti Abduluzza’dır.

 

Kureyş kabilesi içinde ileri gelen bir kola mensup olan Âmine binti Vehb, güzel konuşan ve zekâsıyla tanınan bir kadındı.

 

 Haşim oğulları reisi olan Abdulmuttalib, Hz. Âmine Hatunu oğlu Abdullah’a istedi ve onunla evlendirildi.

 

Hz. Âmine Hatun ile Hz. Abdullah’ın bu güzel evliliğinden Âlemlerin efendisi Hz. Ahmed, Mahmud, Muhammed (s.a.v.) dünyaya geldi.

 

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

 

Hz. Abdullah, Abdülmuttalib’in oğulları içinde en sevgilisi idi. Fatıma adındaki hanımından dünyaya gelmişti. Hz. Amine’yle evlendikten bir müddet sonra babası onu hurma getirmek üzere Kureyş ticaret kervanıyla Şam’a göndermiştir.

Hz. Abdullah alışverişini bitirdikten sonra dönerken yolda hastalandı.Medine-i Münevvere’de dayıları Adiyy b. Neccar oğulları yanında bir ay kadar hasta yattı ve orada 25 yaşında vefat etti.

Hz Amine Hatunun Kocası için söylediği yanık  mersiye..

Artık Mekke-i Mükerreme’nin batı tarafı Haşim Oğullarından boşaldı.

Yani Haşimiler içinde Abdullah’ın yerini tutacak kimse bulunmadığı için onun vefatı ile Mekke-i Mükerreme Haşim Oğullarından boşalmış gibi oldu.

Ölümün davetine uyarak evinden örtüler ve kefenler içinde çıkıp kabre gitti. Fakat ölüm insanlar arasında Haşim Oğulları gibi bir yiğit bulup boşluğunu dolduramaz.

Bütün dostları ve arkadaşları onun tabutunu taşımak için üşüşmekte ve elden ele almakta idiler. Ne yazık ki ecel hiç beklemez. Hiç beklemedik bir zamanda onu aldatıp götürdü.

Halbuki o cömert ve çok merhametli bir insandı..

Böylelikle Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dünyaya yetim olarak geldi.

 

Hz. Âmine Hatun gebelik ve doğum sırasında hiç bir ağrı ve sızı çekmediğini anlatmıştır.  Sevgililer sevgilisi (s.a.v.), kendi doğumu hakkında şöyle buyurmuştur:

 

“Ben, atam Hz. İbrahim’in (a.s.) duası, Hz. İsa (a.s.) müjdesi ve annemin gördüğü rüyayım. Annem rüyasında içinden çıkan bir aydınlığın Şam diyarı saraylarını aydınlattığını belirtmişti. Peygamber anneleri hep böyle rüyalar görürler.”

(Ahmed Bin Hanbel-Müsned)

 

Hz. Âmine Hatun daha sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) altı yaşlarında iken, onu alıp dayılarının yanına Medine-i Münevvere’ye gitti ve eşi Abdullah’ın kabrini oğlu Nur Muhammed (s.a.v.) ile birlikte ziyaret etti.

 

Orada akrabalarının yanında bir ay kadar misafir kaldılar. Sevgili, altı yaşındaydı. Misafirlik süresi içinde akrabalarının havuzunda yüzmeyi öğrendi.

Dönüşte Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasında bulunan Ebva köyüne geldiler ve akşam burada kaldılar.

Bu seyahatlerine, Abdullah’tan kalan tek miras, cariyeleri Ümmü Eymen’de katıldı.

 

Hz. Âmine Hatun şiddetli hastalığa yakalanmış son dakikalarını yaşadığını sezer gibi olmuştu.

Öksüz olan ciğer paresini yanına oturttu. Şefkat dolu gözlerle onu baştan aşağı süzdü. Bu bakışlarda neler okunuyordu neler.

Gül kokan oğlunu öptü, yüzünü kokladı, kokladı. Parçalanan bağrına basarak analığın bütün şefkati ile yavrusunu okşadı.

Bu, anne kalbinin bütün şefkatini yavrusuna sarmak bütün hassasiyetini ona vermek istiyordu. İçinden neler geçip ruhunda ne fırtınalar kopuyordu.

Dünyaya gelmeden babasını kaybeden ciğer paresi şimdi de annesini kaybedecekti.

Annesi Sevgili oğlunun yüzüne tekrar tekrar baktı. Bir daha göremeyeceğini düşündü.

Oğlunun dünyalar güzeli gözlerine baka baka genç anne şu manada şiirini okudu:

 

Eskir yeni olan, tükenir çok olan,

Ölür yaşayan, var mı genç kalan?

Tek farkım şudur, şerefim budur.

Geride bıraktım hayırlı evlat,

Gözümü kapadım, içim pek rahat.

Benim namım kalır daim dillerde,

Senin sevgin yaşar hep gönüllerde.

Ben de öleceğim.

Seni ben doğurdum,

Fakat adım asla ölmeyecek.

Çünkü arkamda çok hayırlı bir evlat bırakıyorum. Bu sözlerden sonra gözlerini bu fani hayata kapadı.

O sıralarda altı yaşında olan Güzellerin en güzeli (s.a.v.), annesinin defninden sonra Ümmü Eymen ile birlikte Mekke-i Mükerreme’ye dönüp dedesi Abdulmuttalib’in yanında kalmıştı.

 

Rabbim sevgilinin şefaatine nail eylesin onun nurlu yolundan ayırmasın.

 

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed

 

- - - - -